30 Aralık 2010 Perşembe

Fıstıklı ve Sultani Lokumlu Kütük Pasta

Fıstıklı ve Sultani Lokumlu Kütük Pasta / Buche de Noel

Ne zamandır istiyordum bir rulo pasta yapayım. Ama gel görki süslü pasta yapmaktan rulolara sıra gelmiyordu bir türlü. Hazır bizim kızlarla yılbaşı bahanesine toplanalım dediğimizde hemen atladım "ee o zaman yılbaşının kütük pastası benden!" diye.. Yani bir şekilde dürtülmeden bu rulo kek işine gireceğim yoktu.. Şimdi adımız pastacıya çıktı şanımız yürüdü bir kere. Artık bu işi hakkıyla yapmazsam duyacağım mahçubiyet her zamankinden fazla :) Başladım bende internet camisını kurcalamaya..

Fıstıklı ve Sultani Lokumlu Kütük Pasta / Buche de Noel

Acaba en güzel, en uygulanabilir, en katkısız ama çatlamayan bir kek nerden bulurum.. Hımm a'ya gittim olmadı b'ye baktım kalmadı.. En sonunda senelerdir bu işi hakkıyla yerine getiren hatta bi seferde 10 tane rulo pastayı yanyana dizen sevgili Zinnur imdadıma yetişti.. Ee aslında hata bende koskoca bizim pastane varken ne diye aranırsın etraftaa.. İşte Zinnur'un senelerdir kullandığı hiç çatlama yapmayan rulo kek tarifiyle çıktım yola..

Fıstıklı ve Sultani Lokumlu Kütük Pasta / Buche de Noel

Ee kek tamam şimdi bunun içinide farklı birşeyler yapmalıyım. Öyle sıradan bir ganaj sıradan bir çikolata krema olmaz.. Biraz renk gelmeli. E şimdi gıda boyasıda bizim kızlar sevmez :) Ne yapsam ne yapsam.. Buldum yemyeşil fıstık katsam şöyle kakaolu kek, yeşil krema.. Allahhhh efet efet ! Ama sanki birşey daha olmalı. Böyle kesildiğinde wooow dedirtmeli. Yahu nerden bulursun bunları diye şaşırtmalı..

Fıstıklı ve Sultani Lokumlu Kütük Pasta / Buche de Noel

Markete kekun almaya gittiğimde işte o şaşkınlık yaratacak lezzetide buldum! Sultani lokumu :) Hem rulo esprisine uygun hem de lezzetli hem de beyaz ve kahverengi! yani pasta kesildiğinde ortaya çıkacak olan renk ve görüntü harika! Ancaaaak gel görki pastayı sarıpta dinlendirdikten sonra kütük şeklini vermek için kesene kadar daha doğrusu kesmeye çalışana kadar, bu lokumun kesilemeyen bir şey olduğunu düşünmemiştim.. Onun için dikkat beyler bayanlar bu pastayı düzgün kesmek için gerçekten keskin bir bıçak kullanın. Ya da daha yumuşak bir lokum ;) Ama her halükarda çook güzel bir pasta oldu ve çook ta beğenildi.. Ee blog camiasının sayılı isimlerinden de tam not aldığına göre ilk rulo pasta denemem başarıyla sonuçlandı.. Gelsin diğerleri...


Malzemeler

Pandispanyası için (cup: amerikan cup ölçüsü, 1 cup = 250 ml)
  • 5 yumurta
  • 1/3 cup + 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 2 yemek kaşığı kakaolu kekun (marketlerde satılıyor. mutlaka kekun ile yapın.)
  • 2,5 yemek kaşığı kakao
  • 1 paket vanilin
İç Kreması için
  • 2,5 su bardağı süt
  • 2 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı un
  • 4 tatlı kaşığı mısır nişastası
  • 1 paket vanilya
  • 3 yemek kaşığı toz antep fıstığı
Dış kreması için
  • 1 yemek kaşığı mısır nişastası
  • 2,5 yemek kaşığı şeker
  • 1 yemek kaşığı kakao
  • 1 çimdik tuz
  • 1/2 kutu krema
  • 1/2 su bardağından 1 parmak fazla süt
  • 150 gr küvertür çikolata
Yapılışı

Standard pastaların aksine bu pastada pişen kek dinlendirilmediği için keki pişirmeden önce kremayı hazırlayın.

Dış kremanın hazırlanması
  1. Çikolatayı küçük parçalar halinde doğrayıp derin bir kaseye alın.
  2. Tencereye çikolata hariç tüm malzemeyi ekleyin.
  3. Yüksek ateşte sürekli çırpma teli ile karıştırarak kaynayıp göz göz olana kadar pişirin.
  4. Göz göz olmaya başladığında ocağın altını kapatın. Çikolatanın üzerine boşaltın.
  5. Çikolata eriyene kadar çırpma teli ile çırpın. Üzerini streç filmle (kremanın üzerine yapışacak şekilde) kapatın. Soğumaya bırakın.
Kremanın hazırlanması
  1. Bir tencereye kremanın fıstık ve vanilya dışında tüm malzemeyi ekleyin.
  2. Yüksek ateşte sürekli çırpma teli ile karıştırarak kaynayıp göz göz olana kadar pişirin.
  3. Göz göz olmaya başladığında ocağın altını kapatın. Derin bir kaseye boşaltın.
  4. Vanilya ve fıstığı ilave edip mikserle 2-3 dakika çırpın. Üzerini streç filmle (kremanın üzerine yapışacak şekilde) kapatın. Soğumaya bırakın.
Pandispanyanın hazırlanması
  1. Fırını alt-üst konumda (asla turbo olmayacak) 200 derecede ısıtın.
  2. Fırın tepsisini yağlayın. Üzerine tabanı kaplayacak kadar yağlı kağıt serin. Yağlı kağıdın üzerinden bir kere daha yağlayın ve un serpiştirin. (standard boy fırın tepsisine göre, ankastre veya solo modellerin tepsilerine uygun.)
  3. Yumurtaların beyazlarını ve sarılarını ayırın. Her ikisinide ayrı ayrı mutlaka çelik veya cam kaseye alın.
  4. Yumurtanın sarılarını 1/3 cup şekerle iyice köpürüp kabarana kadar mikserle çırpın. İçine vanilyayıda ilave edip çırpmaya devam edin.
  5. Ayrı bir yerde un ve kakaoyu birlikte en az iki kere eleyin. Unlu karışımı yumurtanın sarılarına ilave edip mikserle çırpın. Ama çok çırpmadan sadece kuru malzemenin karışmasını sağlayın.
  6. Yumurtanın aklarını temiz, yağsız ve kuru, cam veya çelik ama en güzeli bakır bir kasede bir çimdik tuz ile kabarana kadar çırpın. Kalan 1 kaşık şekeri kabaran yumurta aklarına ilave edip parlak tepecikler oluşturana kadar çırpmaya devam edin.
  7. Yumurta aklarını sarılarına bir spatula yardımıyla akların havasını söndürmemeye özen göstererek karıştırın. Bu aşama çok önemli onun için yavaş hareket edin. Spatulanızı hep aynı yönde karışımın çevresinden alarak karıştırın. Yani asla doğrudan karışımın göbeğine spatulayı batırmayın.
  8. Karışımı hazırladığınız tepsiye dökün ve spatula ile her yerine yayın. Tepsiyi tezgahtan 2-3 cm yukarı kaldırıp bırakın. Bu işlemi bir iki kere tekrarlayın. Böyleyin kekin yüzeyi düzelip içindeki fazla hava kabarcıkları çıkacaktır.
  9. Isınmış fırına sürün. Yüksek ısıdaki fırına süreceğiniz için ve kek ince olduğu için çok kısa zamanda pişecektir. En fazla 10 dakika diyebilirim. Fazla pişmemesi gerekiyor. O zaman kenarları kuruyup kırılma yapabilir ve rulo yaparkende çatlayabilir. Onun için fırından gözünüzü ayırmayın. Kek kenarlardan toplanmaya başladıysa pişmiş demektir.
Pastanın biraraya getirilmesi
  1. Kek fırından çıktığı andan itibaren soğumaya başlar. En fazla 5 dakika içinde soğumuş olacaktır. Tezgaha genişçe yağlı kağıt serin. Üzerine bir süzgeçle pudra şekeri ve kakao serpin. Soğuyan keki bu yağlı kağıt üzerine ters çevirin. Burda dikkat edilmesi gereken eğer kekin kenarları fazla pişmişse kıtır kıtır olmuştur. O kıtırları tırtıklı bir ekmek bıçağıyla kesin ki rulo yaparken keki zorlamasınlar.
  2. Ters çevirdiğiniz kekin üzerine kremananın tamamını boşaltın. Bir bıçak veya uzun bir spatula yardımıyla kremayı tüm kek yayın.
  3. Ortasına uzun sultani lokumu koyun.
  4. Alttaki yağlı kağıt yardımıyla olabildiğince sıkı bir şekilde rulo yapın. En son yağlı kağıt ile pastayı paket yapın. Bir şeker gibi yanlarından büzün ve buzdolabına kaldırın. En az 5-6 saat buzdolabında dinlendirin.
  5. Süslemek için dinlenen pastayı buzdolabından çıkarın. Yağlı kağıttan ayırın. İster kütük pasta şeklinde 1/3 ünü çapraz kesip yanına yerleştirin isterseniz bir bütün olarak servis tabağına yerleştirin.
  6. Üzerine hazırladığınız dış kremasını bir bıçakla sürün. Çatalla ağaç görüntüsü verin. Mantar çikolatalar ve renkli şekerle dekore edin. En son üzerine pudra şekeri eleyerek kar yağdırın.
Afiyet olsun...


Fotoğraflar için Pınarım ve Ajanım'a çok çok teşekkürler!



Bu tarifle birlikte tüm blog camiasının, tüm internet müdavimlerinin, sayfama yorum bırakan, yorum bırakmayıp iç geçiren, iç geçirmeyip öylece okuyan, ama hepsinden önemlisi benim sayfama uğramak için değerli vaktinden harcayan, beni seven sevmeyen, benim sevip sevmediğim tüüüüümm insanların yeni yılı kutlu mutlu heyecanlı olsun! Dilerim 2011 size güzellikler getirsin.. Ama getirmesede üzülmeyin, 2012 vaarr 2013 vaarr 2014 vaarr... ;)


22 Aralık 2010 Çarşamba

Dostlar Sofra Görsün ;)

Neslihan'ın Sofrası

Aslında hemen yazmak istedim bu harika günü, harika sofrayı, hepsinden öte harika insanları! Ama gel görki az tembellik az yoğunluk az vakitsizlik az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Sonunda her zaman ki gibi gecenin bir saati omzuma konan ilham perimle (beni "yaz artık bre yasemin" diye dürten şeytanım mı demeliydim acaba..) oturdum ekran karşısına.. Parmaklar klavyede dolana dursun, dökülen kelimeler benim değil o şeytan perinin aslında :P

Bizim Kızlar

İlk blog pikniğinde kızlarla tanıştığımda hiiiç aklıma gelmezdi aralarından böyle güzel bir grubun oluşupta bu kadar sıcak dostlukların kurulacağı.. Ama gönüller birmiş ki şimdi her buluşmaya bahane aramaktansa, bahanelere buluşma uydurur olduk :) Öyle heyecanla bekliyorum ki bir sonraki görüşmeleri.. Gün geldiğinde, kalbim pır pır ediyor.. Çok sevdim ben bizim kızları beee..

Neslihan'ın Sofrası - Büfe

İşte öyle bir bahaneyle de Neslihan'a, Mügemin tabiriyle "Prenses'e", konuk olduk geçen cumartesi.. Ama ne konuk olmak! Kralı gelse bundan ala ağırlanamazdı öyle diyeyim.. Bunca yıllık sosyetik (!) hayatımda ben böyle bir sofrada ağırlanmadım.. Demekki benim sosyetikliğim yalanmışş :P Toplanmalarımızın kalitesini on demek az gelir yüz kademe yükseltti Neslihan.. Artık bundan gayri kurulan sofraya sofra demeyeceğiz biz anlaşıldı :) Ah be kuzum senin hakkın 1000000... ama bunun bir yarışma olduğunu unutmamam lazım :) ahahahhaahhahaha :)))

Yılbaşı teması daha başarılı işlenemezdii.. Tüm camiaya duyurulur, eskeza ben yılbaşı sofrası kuracağım, aman yeşili kırmızısı bol olsun derseniz, hiç uğraşmayın bundan iyisi olamaz! Neslihan hepinize örnek şablon hazırlamış.. Ama ne hazırlamak! Alı yerinde moru selinde! En ufak detayında bile bir eksiklik yok, yani inceledim irdeledim cıııkk yok.. Aramayınnn!.. Ama bunların hepsi O'nun gönlünün güzelliğinden.. İçtenliği sıcaklığı hanım hanımcıklığından..

Neslihan'ın Sofrası - Detaylar

Detayları anlatmaya kelimem yetmiyor, kısıtlı kalıyorum.. Sağolsun bizim fotocu kızlar, Pınarım, Bahanem, Selenim ve Ajanım çooook fazlasıyla özetlemişler durumu.. Sizde üşenmeyin her fotoyu tek tek inceleyin bunlar bana yetmez derseniz Bahanemin flickr dosyasını turlayın.. Bunlar da yetmez derseniz siz en iyisi Neslihan'ı bir arayın.. Belki size de bir güzellik yapar :)

Gelelim sofranın lezzetlerine... Her zamanki gibi bu kadar hamarat hanım elleri dolu dolu girdiler içeriye.. ve getirdikleri lezzetleri birbir sunmaya başladılar;

Neslihan'ın Sofrası - Tuzlular

Tuzlularda; vazgeçilmezim süper lezzet karaköy böreği Müüggeeemm'den, sabır kısmı sarmasında değil asıl marifet o haşlanan yaprağı koparmadan açmakta olan zeytinyağlı yaprak sarması her zaman ki gibi Fadime'den, bu aralar koca göbeği ile sarımsağı kendine ana öğün edinmiş olan Esra'dan sarımsaklı yoğurtlu havuç salatası, bahanemin yeni yıl temasının göbeğine kendi koca göbeğiyle oturan kırmızı tabağında rengarenk peynir topları hem de krakeriyle beraber, Pınar'ım sürpriz haberiyle doldurmuş peynirli poğaçalarını, son olarak sanırım sekiz kaşık kadar tükettiğim prensesin patates salatası...

Şimdi ben ne yapayım, bunları yemeyeyimde de yan yan mı bakayım :)
Neslihan'ın Sofrası - Tatlılar

Vee gelelim tatlılara... Ahh ahh o makaronlar.. sırf sizi anlatmaya sayfalar harcamalıyım.. tadınız, kıtırlığınız, taze bademin lezzeti, kestanenin buram buram kış kokusu, kahvenin keskinliği.. Münevvveerrr abllaaaa makaroncu dükkanı aç, tek başıma geçindiririnm seniii şereffsiiizim :))
Ajanımın çikolatalı bişeyi.. ama hakikaten çikolatalı bişeyi :) Bercestemin utana sıkıla yaptığı ama kesinlikle hakkını verdiği elmalı booool baharatlı muffinleri..

Neslihan'ın Sofrası - Panettone

İlk kez tattığım baharatlı kekmek (hehe bu ismi ben koydum, ekmek lezzetinde kek aslında :) )Panettone, ve son olarak benim naçizane lokumlu fıstıklı kütük pastam..

Neslihan'ın Sofrası - Kütük Pasta

Ve günün anlam ve önemine uygun olarak hediyeleşmemiz için çekiliş yapmaya karar vermemiz.. Nesli'nin zarif düşüncesiyle bu çekiliş için ellerini yakarak hazırladığı şans kurabiyelerii. Eee terzide iğne batarsa kıyafet güzel olur derler, aşçı elini yakarda o kurabiyeler lezzetli olmazmı :))

Neslihan'ın Sofrası - Şans Kurabiyeleri

Sonumuz hayır mı değil mi bilinmez, ama bu toplanmaların tadı hiiiiiçççççç bitmezzz... Aman bitmesin de.. Şimdi sırada hoşgelesinler var.. Haydi bakalım kızlar yarışma devam ediyor :) Ahahahahahaha :)



Fotoğraf sevgili Pınar, Selen, Bahanem Müge ve Ajanım Ayşem'den... Objektiflerine sağlık :)

9 Aralık 2010 Perşembe

2011 Yılbaşı Kurabiyeleri

2011 Yılbaşı Kurabiyeleri

İnanılır gibi değil belki ama bir sene daha bitti.. Çocukken her sene yeni bir heyecan olurdu ama şimdi her sene daha çok yaşlandığını hissediyor insan :) Sanırım bu otuzlu yaşların bize bıraktığı sendrom.. Belki de kırklı yaşlara geldiğimizde her senede daha da kıymetlendiğimizi hissedeceğiz yıllanmış şaraplar gibi..

Devamı için.. tık tık..

1 Aralık 2010 Çarşamba

Yeni Yıl Geliyor...



Yeni yıl tüm heyecanı ile kapıda. Ve ben 2010'u Leziz dergisinin veda sayısında ve Ajanda'nın Aralık sayısında kapatıyorum.. Ve bir kaç sürpriz daha kapıda karşılanmayı bekliyor.. Şimdi sizleri önce gazete bayilerine Leziz'in bu özel veda sayısını almaya daha sonrada internet başına Ajanda'nın harika Aralık sayısını indirmeye davet ediyorum.. Sakın geç kalmayın :)

22 Kasım 2010 Pazartesi

Zeytinyağlı Portakallı Kereviz

Zeytinyağlı Portakallı Kereviz

100 kişiye sorduk, 99 u kerevizi sevmediğini söyledi.. Şimdi bu 1 kişi kim diye sordunuz dimi kendinize.. Ben değilim :) Hahaha.. şaşırmayın gerçektende ben kerevizi kendim pişirene kadar sevmeyenlerdendim. Ama ne oldu?? Tüm evi saran ve %99 un sevmemesine sebep olan kokusuna rağmen, azimle pişmesini bekleyip, korkarak bir çatal aldıktan sonra, tencerenin dibini ekmekle sıyırdığımı farkettiğim de bunca yıl nerdeydin eeyyy kereviz dedim kendi kendime :) Hakikaten abartmıyorum.. Hatta şimdi o kadar sevdim ki kokusu bile güzel geliyor bana. Pazarda elime kerevizi alıp kokluyorum, o derece yani :)) Beni kerevizkolik yapan tarifi size de vereyim de, şu %98 i (ee artık 1 değil 2 olduk) azaltalım ;)

Zeytinyağlı Portakallı Kereviz

Malzemeler
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 2 adet kereviz. (Eğer sapları üzerindeyse sakın kestirip atmayın. Onlarıda ekleyin.)
  • 2 adet portakal
  • tuz , karabiber
  • 1 adet limon
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ
Yapılışı
  1. Derin bir kaseye soğuk su koyun. İçine limonun suyunu sıkıp limonuda kaseye koyun.
  2. Kerevizlerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın ve hemen limonlu su dolu kaseye atın.
  3. Soğanı ve sarımsağı küçük küçük doğrayın.
  4. Eğer kerevizin yaprakları ve sapıda duruyorsa onlarıda küçük küçük doğrayın.
  5. Geniş tabanlı teflon bir tencereye zeytinyağını ilave edin. Bir miktar tuz serpin.
  6. Küp küp doğradığınız soğanları ve sarımsağı tencereye ilave edin. Beş dakika kadar kavurun.
  7. Kerevizleri limonlu sudan alıp direk tencereye ilave edin. Saplarını ve yapraklarınıda ekleyin.
  8. Portakalların sularını sıkıp tencereye ekleyin.
  9. Tuz ve karabiber ekleyip tencerenin kapağını kapatın.
  10. Sebzeler kendi sularıyla piştiklerinde daha lezzetli oluyorlar. Portakal suyuda yeterli geliyor. Ancak yine de ara ara suyunu kontrol ederek pişmeye bırakın. Baktınız suyu bitti ama henüz kerevizler yumuşamadı o zaman az miktarda kaynar su ilave edin.
  11. Kerevize çatalı batırdığınızda kolaylıkla batıyorsa pişmiş demektir. İster sıcak ister soğuk servis edin..
Afiyet olsun..

16 Kasım 2010 Salı

عيدكم مبارك [ Eid Mubarak ] Bayram Mübarek!

Bayramlar dostlarla, bayramlar aileyle, bayramlar sevenlerle geçince güzel..

Nice bayramlarınızda sevdikleriniz hep yanınızda olsun!


عيدكم مبارك [ Eid Mubarak ]
Originally uploaded by Al- Fassam

19 Ekim 2010 Salı

Mantarlı Muska Böreği

Mantarlı Muska Böreği

Pratik, kolay, lezzetli.. Üçü birarada.

- Hımm sabah kahvaltısında ekmek peynir beni kesmez yahu bir börek olsa da yesek..
- Ayy saat beşe geliyor karnımda da guruldadı şimdi çayın yanına bişeyler olsaydıı...
- Ooo yahu madem akşam misafirliğe geleceksin bu saatmi haber verilir ben şimdi ne hazırlayacağıım....

dediniz... tabiki bunlar benzeri durumlar için, lezzetten ödün vermek istemiyorsunuz ayrıca şöyle havalıda bişeyler yapalım dediniz.. Napıosunuz?? Mantarlı börek yapıosunuz :))) Sonrada yanına çay demliyorsunuz, şöyle şık bir tabakta kibar peçetelerle ikram ediyorsunuz..

Mantarlı Muska Böreği

İç harcını bir kaç gün önceden hazırlayıp dolapta bekletebilir, servis edeceğiniz gün yufkayla buluşturup pişirebilirsiniz..

Malzemeler
  • ½ kg mantar
  • 2 adet kırmızı biber
  • 1 adet kuru sogan
  • Tuz, karabiber
  • ½ demet maydanoz
  • 5 adet yufka
  • Ayçiçek yağı
  • Üzerine sürmek için 1 yumurta sarısı
Yapılışı
  1. Mantarları enlemesine ikiye kesip ince ince kıyın. Yarım ay şeklinde olacak küçük küçük değil.
  2. Soğanı da yarım ay şeklinde (piyazlık) ince ince doğrayın.
  3. Biberleri küçük küpler halinde doğrayın.
  4. Maydanozu incecik kıyın.
  5. Teflon bir tavada soğanları az yağ ile soteleyin. Yumuşayıp rengi dönünce mantar ve biberleri ilave edip kavurun. Tuz ve karabiberi de ilave edin. Mantarlar iyice yumuşayınca ocağın altını kapatıp kıydığınız maydanozları ilave edin.
  6. Her bir yufkayı uzun ve geniş seritler halinde kesin. Şeritleri fırça yardımıyla yağlayın. Yufka şeritinin bir kenarına iç harçtan 1 yemek kaşığı koyun. Sürekli üçgen kalacak şekilde muska sarar gibi yufkayı sarın.
  7. Yağlanmış fırın tepsisine yerleştirin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün.
  8. 180 derece fırında 30 dakika altı ve üstü iyice kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun...

Tarifim Lezzet Dergisi Şubat 2010 sayısında yayınlanmıştı. Hani oldu da dergiyi alamadıysanıza bu da size hediyem olsun :)

Lezzet Şubat 2010 - Mantarlı Muska Böreği ve Anneanne Kurabiyesi

13 Ekim 2010 Çarşamba

Sütlü Havuç Çorbası ( Tavşan Çorbası :) )

Sütlü Havuç Çorbası


Tüm gün koşturmuşsundur sokakta. Bu arada sağanak bir yağmur vardır, adımını attığın heryerde su birikintileri. Şemsiye sadece kafanı korurken tüm paçaların su içindedir.. Bir yandan yazın sıcağından bunaldığın zamanlarda bugünleri özlediğini düşünür şikayet etmemeye çalışırsın ama işte insanoğlu nankördür.. Veryansın edersin, yağmura, çamura, İstanbul'a... Bir şekilde varırsın evine sinirli bir şekilde kapıya anahtarı sokarsın, kapı açılır.. Ve sıcak yuva kokusu yüzüne çarpar.. Ettiğin tüm veryansınları bir anda unutup, şükredersin.. Evindesindir.. Yürek ısınmıştır tek eksiği sıcak bir lokma ile mideyide ısıtmaktır.. Sıcak lokma çorba ile başlar..

Malzemeler
  • 3 adet orta boy havuç
  • 2 çorba kaşığı un
  • 1 çorba kaşığı tereyağı
  • 1 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 litre süt
  • 1,5 litre sıcak su
  • 1 çorba kaşığı kuru nane
  • Tuz, taze çekilmiş karabiber
Yapılışı
  1. Havuçların kabuğunu soyup rendenin ince tarafıyla rendeleyin.
  2. Çorbayı hazırlayacağınız tencerede zeytinyağını ve tereyağını ısıtıp havuçları ekleyin. Hafif yumuşayıprengi değişene dek kavurun.
  3. Unu ilave edip birkaç dakika daha kavurun. Sürekli karıştırarak un topaklaşmadan sütü azar azar ilave edin.
  4. En son kaynar su, tuz ve taze çekilmiş karabiberi ekleyin. (Çorbanın kıvamına göre kaynar suyu yavaş yavaş ilave edin. Çok duru olmaması için bir anda tüm suyu eklemeyin.)
  5. Çorba kaynayıncaya kadar arada bir karıştırarak (taşmasını önlemek için) birkaç taşım kaynatın.
  6. Ocaktan alın. Üzerine kuru nane serpin. Sıcak olarak servis yapın.

Not: Tarifi dergiden görüpte ilk uygulan isim sevgili adaşım Yasemin. Oğlu bu çorbayı çok sevince ve bool havuçlu olduğunu öğrenince adını "Tavşan Çorbası" yapmış. Eee isim hakkını ona devrediyorum bende :) Fotoğraf için de sevgili Hande'ye teşekkür etmem lazım.. Dergi için yapılan çekimden gelen kareler sayesinde sayfamda da yayınlayabiliyorum bu güzelliği..

Leziz dergisinin Nisan 2010 sayısında yayınlanmıştı bu tarifim. Hani dergiyi alamadıysanız bu da dergiden bir görüntü :)

Leziz Nisan 2010 - Sütlü Havuç Çorbası

6 Ekim 2010 Çarşamba

Anneanne Kurabiyesi (Uşak Kurabiyesi)

Anneanne Kurabiyesi / Uşak Kurabiyesi

Hani bazı lezzetler vardır sizi çocukluğunuza götürür.. Öyle nettir ki sizde bıraktığı anı, ısırdığınız her lokmada o günleri yeniden yaşarsınız. İnsan hayat telaşına girdiğinde yedikleride genelde bu telaşa kapılıp ağızdan mideye inme süresinde unutulup gidiyor. Ancak çocuklukta hayat bir telaş kümesinden çok, her anı merak edilen bir zaman kümesi olunca, haliyle hemen hemen her yaşanan şey gibi her yemeğinde ayrı bir hatırası kalıyor benlikte.
Ben çocukluğumun uzun bir kısmını küçük bir kasabada geçirdiğim için büyük şehir İstanbul'a anneannemlere gelmek benim için her zaman heyecanlıydı. Her ne kadar geldiğimin akşamı cam kenarına geçipte "Annemler eşyaları kamyona koysunlar, gelsinler, hepimiz beraber olaaamm..." diye ağlasamda benim için İstanbul çok kıymetliydi... Özelliklede anneannemin dolapta sakladığı kocamaan cam kavanozdaki kurabiyeleri :) Ah ben ahh, boğazıma düşkünlüğüm o zamanlardan başlıyor demek ki:) O kocaman kurabiyeleri ve gizli gizli aşırmalarımı hiç unutmam.. Sorsanız anneannemde unutmaz zaten. Mutfakta sürekli yer değiştirirdi kavanoz ben bulamayayım diye ama ben her seferinde bulurdum :) Hehehe...
İşte o kadar kıymetli olan kurabiyeleri yapmakta pek kolay değilmiş meğer. Zira boşuna değil anneannem bu kıymetlileri benden saklıyormuş :)

Anneanne Kurabiyesi / Uşak Kurabiyesi

Malzemeler
  • 1 paket margarin. (250 gr) (Yarısını eritin, yarısını oda ısısında iyice yumuşatın.)
  • 3 türk kahvesi fincanı toz şeker
  • 1 türk kahvesi fincanı yoğurt
  • 3 yumurta (1 tanesinin sarısı üzerlerine sürmek için ayırın.)
  • ½ paket kabartma tozu
  • 1 adet portakal (Kabuğunu rendeleyin ve suyunu sıkın)
  • 1 adet limon (Kabuğunun rendesi)
  • Aldığı kadar un (gerçekten öyle burda kıvam çok önemli :) )
  • Süslemek için ceviz
Yapılışı
  1. Un hariç tüm malzemeyi geniş bir yoğurma kabında parmaklarınızla karıştırın.
  2. Yavaş yavaş kaşık kaşık un ilave etmeye başlayın. Yapışkan bir hamur elde edene kadar karıştırın aman dikkat çok fazla yoğurmayın. Kulak memesinden çok daha yumuşak biraz ele yağışan bir hamur elde edeceksiniz. Çok yoğurduğunuz ve unladığınız takdirde kurabiyeleriniz çok sıkı ve sert olurlar. Olabildiğince az sadece malzeme karışana kadar yoğurun.
  3. Hamur hazır olduktan sonra hamurdan parçalar koparıp yuvarlayın. Yuvarlarkenden yine asla hamuru sıkıp bastırmayın. Ellerinizi bolca yağlayıp hamurdan parça koparın çok hafif yuvarlayığ yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye bırakın.
  4. Üzerlerine fazla bastırmadan ayırdığınız yumurta sarısını fırça yardımıyla sürün. Toz şeker serpiştirin ve arzu ederseniz ortasına bir tane ceviz içi saplayın.
  5. 180 derece fırında üzerleri iyice kızarıncaya kadar pişirin. Bu arada altlarınıda kontrol edin eğer tepsiden kolayca ayrılıyorlar ve altlarıda kızardıysa tamamdır.
Afiyet olsun...

Tarifim Lezzet dergisi Şubat 2010 sayısında yayınlanmıştı.. Oldu da dergiyi alamadıysanız bu da dergiden bi görüntü :)

Lezzet Şubat 2010 - Mantarlı Muska Böreği ve Anneanne Kurabiyesi

29 Eylül 2010 Çarşamba

Pırasalı ve Tavuklu Kiş

Tavuklu Pırasalı Kiş

Ahh o nasıl bir lezzettir.. Münevver ablam sen çook yaşa emi! Ne kadar lezzetli şeyler yedim senin elinden. Ama bu kiş en unutamadıklarımdan! Sıcacık yeni fırından çıkmış haliyle, soğuk buzdolabından çıkmış haliyle, her haliyle harika! Hamurunun inceliği ve lezzeti, içine ne malzeme koyarsanız koyun lezzetinden bir şey kaybettirmiyor! İç malzemesinde kendinizi sınırlamayın, mevsimine göre pırasa ile yapın, ıspanak ile yapın, olmadı semiz otu ile deneyin, hatta bi ara domatesli ve beyaz peynirli yapın birazda siyah zeytinle taze fesleğen ekleyin.. Yazarken bile bana bişeyler oluyor sanırım bu domatesli alternatifi en kısa zamanda yazı haline getirmeliyim.. Evet evet...
Allahım gecenin bu saatinde kiş tarifi verirsem olacağı bu, sanırım bilgisayar başından kalkıp mutfağa geçeceğim! İmdaaattt benim sonum hiç iyi değil! Bak söylüyorum gün gelirde bir gün "Yasemin Nerde, neden bize gelmiyor?" diye sorarsanız, bilin ki evden çıkamıyor olacağım! Vinç gönderin şu duvarı yıksınlar beni çıkarsınlar.. İmdaaattt :))
Ama ne yapayım, herşey o kadar lezzetli, yemesi o kadar keyifli ki.. Şimdi ben elimi kolumu bağlayıpta nasıl bu lezzetleri biraraya getirmeden yeni lezzetler keşfetmeden durayım.. Sonra mutfağım üzülmezmi, fırınım arkamdan ağlamazmı.. Çocukken yemeği bitirmeyince "Çocuğum bak arkandan ağlar, hadi bitir.. " diye yapılan duygu sömürülerinin kurbanıyım ben. Çok duygusal bir insanım ondaann... Ah ahh.. Bir gün bende önümdeki yemeğe burun kıvırıp "Ayyy hiç iştahım yok! Yiyemiicceeemmm.." diyebilecekmiyim.. Hahaha hiiç sanmıyorum :)
Neyse siz ne olur ne olmaz aklınızın bir kenarına bi vinç kiralama numarası yazın, mutlaka ihtiyacınız olacak.. Hele ki bu kişi yaptıktan sonra.. ;)

Tavuklu Pırasalı Kiş

Malzemeler

Taban için:
  • 1 + 1/2 su bardağı kadar un silme
  • 60 gr tereyağ (oda ısısında yumuşamış)
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı süt
  • 1/2 çay kaşığı kabartma tozu
Üzeri için:
  • 1/2 su bardağı çedar peyniri (ya da parmesan peyniri, kaşar peyniri soğuduktan sonra çabuk sertleştiği için tavsiye etmiyorum. Ama hemen tüketeceğim derseniz, buyrun denemesi bedava ;) )
  • 2 yumurta
  • 1 türk kahvesi fincanı süt
  • • ½ türk kahvesi fincanı krema
İç malzemesi:
  • ½ kg pırasa
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 su bardağı haşlanmış ve didiklenmiş tavuk eti
  • Tuz, karabiber
Yapılısı
  1. Hamur malzemelerini karıştırıp bir araya getirin. Fazla yoğurmamaya dikkat etin. Sadece hamur biraraya gelsin yeter. Çok yoğurulan kiş hamuru sertleşir. Buzdolabında 30 dakika dinlendirin.
  2. İç malzemesi için pırasaları ince kıyıp sıvıyağda yumuşayana kadar kavurun. Tavuk etleri, tuz ve karabiberde ilave edip soğuması için bir kenarda bekletin.
  3. Derin bir kasede üst malzeme için süt krema ve yumurtayı çatalla veya çırpma teliyle çırpın.
  4. 26 cm lik tart kalıbını yağlayın. Eğer varsa tabanı ayrılan teflon kalıplardan kullanmanızı öneririm. Hem kullanımı kolay hemde çok fazla yağlamaya gerek yok ;)
  5. Tart hamurunu buzdolabından çıkarın. Az unladığınız tezgahta olabildiğince ince açın. Kalıba yerleştirin. Kenar fazlalıklarım ziyan olur diye üzülmeyin küçük tart kalıplarında minik porsiyonluk kişler hazırlayabilirsiniz. Yada fırına atıp kızartıp çıtır çıtır yiyebilirsiniz..
  6. Kavrulan pırasalı harcı hamurun içine genişçe yayın.
  7. Üzerine bol miktarda peynir serpin.
  8. Üst malzemeyi üzerinde gezdirin.
  9. 180 derece fırında üzeri iyice kızarana kadar pişirin. Fırından fırına değişiklik gösterebilir ama yaklaşık 25 dakika yeterli olacaktır.
  10. Sıcak olarak yanında bir fincan çayla ikram edin. Bir dilim yetmez bir dilim daha ikram edin. Çekinmeyin ;)
Afiyet olsun...


Tarifim Lezzet dergisi Şubat 2010 sayısında yayınlanmıştı.. Oldu da dergiyi alamadıysanız bu da dergiden bi görüntü :)

Lezzet Şubat 2010 - Tavuklu Pırasalı Kiş

27 Eylül 2010 Pazartesi

Çikolatalı Cheesecake

Çikolatalı Peykek / Chocolate Cheseecake

Sonunda okuyucu isyan bayrağını çekti.. Yeetteeerr nidaları yükselmektee.. Fotoğraf istemioz yazı yazzzz diyenler çoğunlukta :) Neyseki arşivde tutmuşum bişeyler. İçim el vermiyor fotoğrafsız nasıl yazarım tarifi.. Onun için Lezzet dergisinde yayınlanan onun ertesi günü fotoğrafını çektiğim ama pek beğenmediğim, şimdi ise yokluktan bana dünyanın en güzel fotoğrafı gibi görünen haliyle yayınladığım çikolatalı cheesecake.. Yaaa insan bazen elindekilerin kıymetini kaybedince anlıyormuş ya he işte :) Ben anladım tamam artık kaybettiklerim geri gelsiiinnn lüüttfeeeennn :)

Yok böyle bir lezzet dedirten cinsten harikkaaa bir cheesecake.. Soğuk, kremamsı ve inanılmaz lezzetli. Mutlaka deneyin derim..

cikolatalipeykek2

Malzemeler
  • 200 gr sütlü küvertür çikolata
  • 100 gr bitter küvertür çikolata
  • 1 kg krem peynir (oda ısısında iyice yumuşamış)
  • 5 tatlı kaşığı mısır nişastası
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 4 yumurta (oda ısısında)
Taban için:
  • 1 paket (200 gr) kakaolu pötibör bisküvi
  • 6 yemek kaşığı erimiş tereyağ
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
Üst krema için:
  • 100 gr bitter küvertür
  • 100 gr krema
Yapilisi
  1. Taban için bisküvileri robottan geçirin. Üzerine erimiş tereyağı ve tarçını da ilave edip yeniden robotta çekin.
  2. 25 cm'lik çember kalıbın tabanına yağlı kağıt serin kenarlarını yağlayın. Bisküvi kırıntılarını tabana iyice bastırarak döşeyin. İç harcı hazırlayana kadar buzlukta bekletin.
  3. Sütlü ve bitter çikolatayı benmaride eritin. (Kaynayan suyun üzerine, suya deymeyecek şekilde bir kase koyun. İçine çikolataları koyun. Suyun buharıyla erimelerini sağlayın.) Soğuması için kenara ayırın.
  4. İç harç için, krem peyniri iyice ipek gibi olana kadar mikserle çırpın. İçine nişastayı, şekeri ve vanilyayıcda ilave edip iyice çırpın.
  5. Yumurtaları teker teker ilave edin. Her yumurtayı tek tek karışıma yedirin. Bu aşamada fazla çırpmayın. Sadece yumurtanın karışmasını sağlamanız yeterli.
  6. En son da erimiş çikolatayi ilave edip karıştırın.
  7. Tabanı buzluktan çıkarıp peynirli karışımı üzerine dökün.
  8. 180 derece de alt üst konumda (turbo olmadan!) yaklaşık 40 dakika pişirdikten sonra fırını kapatın ama kesinlikle kapağını açmayın. Fırının kendi ısısıyla kek pişmeye devam edecektir. Fırın iyice soğuyana kadar cheesecakei içinde bırakın. Daha sonra buzdolabına alıp en az 1 gece dinlendirin.
  9. Üzerinin kreması için kremayı kaynatmadan ısıtın. Parçalanan çikolatanın üzerine sıcak kremayı dökün. Çırpma teliyle iyice karıştırın. Biraz oda ısısına geldikten sonra buzdolabından cheesecakei çıkarın kremayı üzerine dökün.
  10. İkisini beraber yeniden buzdolabına kaldırın. 1 saat dinlendirin. Servis etmeden önce üzerini istediğiniz gibi süsleyin.
Afiyet olsun...




Lezzet Şubat 2010 - Çikolatalı Peykek

Lezzet dergisi Şubat 2010 sayısında bu tarifim yayınlanmıştı.. Hani olurda dergiyi alamadıysanız bu da size hediyem olsun ;)

9 Eylül 2010 Perşembe

Bugün Bayram :)



Originally uploaded by kalimero_


Bugün Bayram, erken kalkın çocuklarrr....
Giyelim en güzel giysileri..
Elimizde taze kır çiçeklerii...
Üzmeyelim bugün annemizi!

Bugün bayram...

(Barış Manço, rahmetle..)

2 Eylül 2010 Perşembe

Günün İftar Menüsü 4

Meyve Buketi Yağmur Yağmur Yağmur Yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur Yağmur Yağmur Yağmur
Sessizce silecek kibirimizi..

Nasıl da güzel başladı Eylül..
Kavuruculuğundan ziyade boğuculuğuyla bizleri yapay serinliğe mahkum eden Ağustos ayından sonra yeniden oksijene kavuşan ciğerlerimle, tüm camlar kapılar açık.. Sonbaharı soluyorum iliklerime kadar! Pırıl pırıl gökyüzüne bakıyorum ve durmadan nefes alıyorum. Her mevsim başında yazmışım ben bu mevsimi seviyorum diye.. İşte yeniden yazıyorum ben bu mevsimi seviyorum! Nefes almayı, üşümeyi, yağmurun camımda bıraktığı su lekesini.. Ben yağmuru seviyorum :))

Son haftasındayız Ramazan'ın.. Bir mübarek ayın daha sonuna yaklaşıyoruz. Nasıl geçer günler, o kadar uzun süre açlık hele ki susuzluk. Ayy dayanabilirmiyim acaba derken.. Bitti geçtii gittii bile.. Rabbim açın halinden anlamayı nasip etsin.

Son haftaya girerken tam gaz misafir ağırlamaya devam.. İşte bu akşamki misafirlerime hazırlayacağım iftar menüsü;

  • Yayla Çorbası
  • Rumeli Paçası
  • Zeytinyağlı Biber Dolması
  • Peynirli Sigara Böreği
  • Çıtır Kasede Mantarlı Tavuk Sote
  • Bulgur Pilavı
  • Tavuk Göğsünden Kazandibi

1 Eylül 2010 Çarşamba

Günün İftar Menüsü 3

Közlenmiş Kırmızı BiberYaşassın!! diye başlayan bir yazı yazmayı planlıyordum.. Ama olmadı. Mutlu haberi veren telefon gelmedi, fotoğraf makinem servisten aynen geri geldii.. Şimdi bir başka ümit kapısına götürüp kirpiklerimi kırpıştırıp, dudak bükeceğim.. Olabilecek en sevimli halimle lütfeeennnn diyeceğim.. Sonra yeni bir bekleme süresi başlayacak.. Hala umudumu yitirmedim ama hevesim kaybolma noktasında.. Neyseki misafirlerim eksik değiller. En azından fotoğraf çekmesemde karın doyurmaya, yüzleri güldürüp, mideleri bayram ettirmeye devam ediyorum. Ee napalm buna da şükür..

Havalar nihayet nefes aldırır hale gelince mutfağa girmek, sofralar kurmak daha keyifli hale geldi. E tabiki menüde biraz zengileşebildi böylece :)


İşte günün iftar menüsü...



27 Ağustos 2010 Cuma

Günün İftar Menüsü 2

Sabır sabır sabır... Biraz daha sabır..
Neyseki beni çok mutlu eden yorumlar geldi sizlerden. Sen yazda dediler ne yazarsan yaz... Çook teşekkürler! Gerçekten bu yorumlar benim için çok değerli. Bunu bir kere daha anladım. Bu sayede her gün daha umutluyum daha hevesli. Olsun canım benimde farkım fotoğrafsız menü veren olmamda olsun :P Zaman fotoğrafıda bırak, kamera zamanıyken ben size böyle düz yazılarla paylaşım göndereyim.. Ne olluur yanii ?
Aaa kamera dedim de... Geçtiğimiz pazartesi evimde güzel bir telaş vardı.. Kamera, ışık falan filan.. Eee vakti gelince haberi uçuracağım merak etmeyin, tatlı bir bekleyiş gerekiyor şimdilik :)
Bu sene Ramazan bereketiyle geçiyor soframda da.. Gün aşırı misafirlerim eksik değil evimden. Haliyle bende farklı menüler oluşturmaya çalışıyorum hepsine. Bu akşamki misafirlerimde çok kıymetli.. Gerçi benim için her misafir kıymetli :) İşte akşamki menüm, tarifi olanlara üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. (Ha ha farkettimde yahu bunların hiçbirinin tarifi yok bende. İlahii Yasemin... ) Tarifsizlerde mutlaka gelecek.

  • Buğdaylı, nohutlu yoğurt çorbası
  • Kabak, havuç, patatesli karışık kızartma
  • Gül börek (Zeyno'dan :) )
  • Salatalık dilimlerinden haydari ( Tarif Mügeemmden :) )
  • Ispanaklı Tavuk Sarma
  • Renkli biberli Fırında Makarda
  • Sürpriz Tatlı ( Gene hamarat Zeynom'dan :), henüz bende bilmiyorum nasıl birşey getirecek.. )

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Günün İftar Menüsü

İftariyeliklerBiliyorum hala bekliyorsunuz.. Yasemin iftar sofrası ne zaman yayınlayacak diye.. Bende bekliyorum ne zaman makinem gelecek diye.. Durum umutsuz görünsede ben umutluyum. Mutlu haberi verecek telefon her an gelebilir. Benim yüzüm her an gülebilir.. Hatta sayfamda yepyeni bir tarif yerini bile alabilir..

Umutsuzluğu yenmek adına, size mifarirlerim için hazırladığım menüleri günü gününe yazacağım.. Belki fotoğraf veya tarif veremiyorum ama genede sayfam iftar menülerinden eksik kalmasın.. Hem umutsuzlukla savaşımda galip olmak için bir adım ilerlemiş olayım istedim..

Bazı tarifler önceden var, onlara ulaşmak için tıklamanız yeterli, bazıları sonradan gelecek.. Ama mutlaka gelecek..

İşte bu akşam ki misafirlerime hazırlayacağım menü;

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Çikolatalı Sütlaç

Çikolatalı Sütlaç

Hımm... Pirinç. Küçüklüğümden beri en sevdiğim lezzet. Daha yeni konuşmaya başladığım dönemlerde annem "kızım ne istersin?" diye sorduğumda her zaman cevabım "pilaf" olurmuş.. Şimdi bile öyledir :) Annem "kızım akşama size ne yapayım?" dediğinde "ne yaparsan yap ama yanına pilav yap" derim.. Eee insan yedisinde neyse yetmişinde de oymuş.. Ben pirinci sadece pilavda sevmem tabiki girdiği her lezzette severim. Sütlaçta haliyle tatlı pilavdır benim için. O yüzden boool pirinçli ve çoook tatlı olmalı :) Eee birde değişiklik yapıp içine çikolata eklerseniz, yeme yanında yat oluyor :) Gel görki bence bu tarifte kesinlikle sütlü çikolata kullanılmalı ve şeker miktarı biraz daha artırılmalı.. Siz gene tadına bakarak şekerini arzunuza göre ayarlayın derim. Bu ramazan değişik bir tatlı olsun diyenler için; Çikolatalı Sütlaç tam size göre..

Çikolatalı Sütlaç

Bakın baştan uyarayım; gerçekten çikolatalı pilav gibi koyu bir kıvamı oluyor. Hani olurda daha sütlü olmasını isterseniz süt miktarını artırabilirsiniz.. Sonra vay efendim neden bizi uyarmadın demeyin :)

Malzemeler (Tarif Altın Kitap Çikolata'dan uyarlanmıştır.)
  • 1 lt süt
  • 1/2 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı pirinç (genelde sütlaçta kırık pirinç kullanılır. Ama ben bundada pilavlık pirinç kullanıyorum. Dedim ya ben pirinci çok seviyorum, kıramam onu :) )
  • 250 gr kıyılmış sütlü çikolata
  • 1 çay kaşığı tarçın
Yapılışı
  1. Pirinçleri derin çelik bir tencerede üzerini bir parmak geçecek kadar suda iyice yumuşayana kadar haşlayın.
  2. Ayrı bir tencerede sütü biraz ılıtın. Ilınan sütü haşlanan pirinçlere yavaş yavaş ilave edin.
  3. Süt kaynayıp sütlaç biraz koyulaşınca şekeri ilave edin, bir iki kere karıştırın.
  4. Tarçını da ilave edin.
  5. Kıydığınız çikolatayı, daha sonra süslemek için birazını ayırın, ilave edip eriyene kadar karıştırın. Ocağın altını kapatın.
  6. Kaselere paylaştırın. Oda ısısına geldikten sonra buzdolabına kaldırın. Servisten önce ayırdığınız kıyılmış çikolata ile süsleyip ikram edin.
Afiyet olsun...

19 Ağustos 2010 Perşembe

Balsamik Soslu Tavuk

Balsamik Soslu Tavuk

Ah ahhh... halen devam ediyor.. Hala fotoğraf makinem yok.. Halen yaptığım hiçbir lezzeti, kurduğum hiçbir iftar sofrasını sizinle paylaşamıyorum. Nasıl birşeydir bu?? Sanki bir kolum eksildi mutfakta.. Yeni bir tarif denemek istiyorum hemen OPY kapsamındaki kitaplarımı karıştırıyorum.. Sonra balyoz gibi kafama iniyor! Yapsam ne olacak? Denesem ne olacak?? Fotoğrafını çekemedikten sonra... uf ufff! Meğer nasılda bağlanmışım makineme. Hala ses yok oldu mu, düzeldi mi belli değil.. Ufff... blog dünyasında geziyorum herkes harika şeyler yapmış çekmiş yazmış.. Sonra kendime bakıyorum hep aynı hep aynı.. Ay sanırım ilk kez bu kadar sıkkın bıkkın bir yazı yazdım.. Neyse sizi daha fazla sıkmayayım ben zaten yeteri kadar sıkılıyorum..

Balsamik Soslu Tavuk

Bizim evde kırmızı etten çok beyaz et tüketildiği biliniyor artık. En pratik yaptığım lezzetlerde genelde tavuklu yemekler oluyor. Ani gelen misafirde her zaman tercihim bir tavuk yemeği, bir pilav yada makarna, öncesindede lezzetli bir çorba.. Hani her ne kadar yapmayı çok sevmesemde birde yeşil salata :) Söylemedim ben size dimi? Ben salata yapmayı hiç sevmem.. Aslında yemesini severim ama otları tek tek yıkama işindenmidir nedir, bi türlü ısınamadım salata yapımına :)
Balsamik sirkeyi hemen hemen her salatada kullanmayı seviyorum. Farklı tatlımsı tadı ve nefis kokusu beni çok mutlu ediyor.. Ailemizin en favori sirkesi diyebilirim. Bu tarifte de tavuğa harika bir renk ve tat kattı. Yanıltmadı beni gene. Sizde deneyin, hem hafif hemde lezzetli bir tarif..

Malzemeler (Tarif Remix 1 kitabından uyarlanmıştır.)
  • 1/2 kg tavuk kalça kuşbaşı
  • 4 dal taze soğan
  • 1 diş sarımsak
  • 1/4 su bardağı balsamik sirke
  • 1 su bardağı su
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağ
  • Karabiber (dikkat tuz yok, balsamik sirke eklenen tariflerde genelde tuz ihtiyacı olmuyor.. Onun için illaki tuz atmak istiyorsanız tadını kontrol etmeden atmayın derim.)
Yapılışı
  1. Tavukları geniş tabanlı teflon bir pilav tenceresinde 1 kaşık yağ ile yaklaşık 10-15 dakika pişirin. Kızaran tavukları kenara alın. Bu işlemi harlı ateşte yaparsanız çok fazla su salmazlar bu da daha iyi olur :) Ama salsalarda sorun değil tencerenin kapağını açık bırakın sularını daha çabuk çeksinler..
  2. Taze soğanları ince ince kesin. Sarımsağıda ince ince kesin.
  3. Soğan ve sarımsağı ayrı bir tavada az biraz yağ ile kavurun. Yaklaşık 10 dakika kadar. Soğanlar iyice kendinden geçecek :)
  4. Suyu soğanlara ilave edip kaynatın. Kaynadıktan sonra kızarmış tavukların üzerine dökün. Beraber 10-15 dakika daha pişirin.
  5. Tencerenin kapağı açık olacak şekilde balsamik sirkeyi ilave edin bir kere kaynatın.. Altını kapatın.
  6. Sıcak olarak servis edin..
Afiyet olsun..

15 Ağustos 2010 Pazar

Erişteli Yeşil Mercimek Çorbası

Erişteli Yeşil Mercimek Çorbası

O kadar çok şey var ki yapmak istediğim.. Sayfalar doldurur tariflerim. Ama gel görki yaptıklarım fotoğraflanmadan yenilip bitiyor. Çünkü yaklaşık bir aydır fotoğraf makinem yok :( Evet gerçekten yok.. Küçük bir makineye kaldım ama bu makinede hiç birşeyi doğru dürüst çekmiyor. Ev fotoğraf makinesi çöplüğü gibi ama hiçbiri bir işe yaramıyor.. Bu da benim hevesimi kırıyor moralimi bozuyor. Haliyle yaptığım hiç birşeyi paylaşma isteyi uyandırmıyor. İyi ki vakti zamanında bir iki tarif biriktirmişim arşivimde en azından bunlara bakıp mutlu oluyorum ah ah ne güzel fotoğraflar çekmişim diye.. Bakalım şimdilik makine tamirde olursa ne ala olmazsa, ki bu ihtimali düşünmek istemiyorum, uzun bir süre daha bekleyeceğim.. Ne diyebilirim ki belki bu zorunlu ara bize iyi gelir.. Arşivdekiler bitene kadar sizinleyim.. Sonra gene biraz sessizlik olacak :( Kusura bakmayın...

Erişteli Yeşil Mercimek Çorbası

Bu çorbayı serin bir bahar günü yapmıştım. O zamanda pek iyi gelmişti. Şimdi belki dayanılmaz bir sıcak var ama genede Ramazan'da mideyi en rahatlatan şey öncelikle ılık bir çorba değil mi.. İşte bu da benim size bu Ramazan'da ilk tarifim olsun.. Allah kabul buyursun...

Malzemeler (Tarif Remix 1 kitabından uyarlanmıştır)
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağ
  • 2 çorba kaşığı domates salçası
  • 1 su bardağı yeşil mercimek
  • 1/2 su bardağı erişte
  • kuru nane, pul biber
  • tuz, karabiber
  • 2 su bardağı tavuk suyu (eğer yoksa, 1 adet tavuk bulyonu 2 su bardağı kaynar suda eritin)
  • 8 su bardağı kaynar su
Yapılışı
  1. Yeşil mercimekleri yaklaşık 20 dakika bol suda haşlayın. Haşlanan mercimekleri süzün. Kenara ayırın.
  2. Soğan ve sarımsağı küçük küçük doğrayın.
  3. Derin bir tencereye yağları ekleyip eritin. Eriyen yağa soğan ve sarımsağı ekleyin. Pembeleşip yumuşayıncaya kadar kavurun.
  4. Salçayıda ilave edip bir iki kere karıştırın. Tavuk suyunu ve kaynar suyu yavaş yavaş ilave edin. Mercimekleri ekleyin. Su kaynayınca erişteleri ilave edin.
  5. Tuz ve karabiber ilave edin.
  6. Kısık ateşte mercimek ve erişteler pişene kadar bir iki taşım kaynatın.
  7. Ayrı bir tavaya çok az tereyağ koyun. Kuru nane ve pul biber ilave edip kızdırın. Pişen çorbaya ilave edip bir taşım daha kaynatın.
  8. Sıcak olarak servis edin.

Afiyet olsun...

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ramazan geldi...



"Rabbim niyetim senin Rızan,
Sen ORUC'umu bana kolay kıl,
ve benden kabul eyle..."

Amin..





* Resim internetten alınmıştır.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

30 Haziran 2010 Çarşamba

Özel Pastam Atölyesi Hayırlı Olsun...

Hediyem Ortanca

Dur bakalım neresinden başlıyayım.. Evet en güzel yerinden başlıyayım, güzel blog dostlarımın bana özel olarak yaptırdığı hediyeden :) Herkes gibi bende hediye almayı çok severim ama eğer bu hediye sadece bana özelse ve el emeği göz nuruysa, işte o hediyeye aşık olurum! Ve ben cumartesi günü hediyeme aşık oldum!
Bize bahane lazımdı aslında; Hoşgeldin Bibi ile başladık toplanmaya, sonra Fadime'ye yeni ev hayırlısına gittik, eee şimdi de benim atölyenin hayırlısını yapalım dedik.. Bunların hepsi biraraya gelme bahanesi ötesi yok.. Toplanalım, kaynatalım, kahkahalarla evlerimizi şenlendirelim asıl amaç bu.. E birde malum hepimiz yemeğe düşkünüz, bu durumda daha başka bahane yok :) Toplanalım, yiyelim, eğlenelim..
Aslında plan atölyenin bahçesinde kır sofrası kurmaktı. Ama gel gör ki son zamanlarda havanın bize yapmış olduğu oyun üzerine bahçede ancak çamurdan kekler yapılır dedik soluğu terasta aldık.. Kendimizi açık havadan mahrum etmedik ve terasımın bu yaz sezonu açılışını yaptık. Bahçenin ortancaları, terasımın sardunyaları, arka fondaki domates, salatalık, biber ve tazecik naneler arasında terasda mini kır soframızı kurduk.. Rengarenk, cıvıl cıvıl, ışıl ışıl bir havada çook çook keyifli bir gün geçirdik..

Sofram

Her zamanki toplanmaların aksine bu sefer menüyü gerçekten hafif tuttuk. Miğdeyi fazla yormayan ama doyurucu, nefis yaz salataları sofrayı renklendirdi. Benim favorim Selen'in sirkeli patlıcan salatasıydı itiraf ediyorum.. O yoğun sirke ve sarımsak kokusu bir sebzeye bu kadar mı yakışır! Nasıl ferah nasıl hafif! Ve en güzeli sonrasında insanın ağzında sarımsak kokusu bırakmadığı için doya doya yiyebiliyorsun :) Bu sefer kısır kraliçemiz canım Mügem ben kısır yapmayacağım deyince, ee kısırsız sofrada olmayınca, Esra bu işe el attı. Ve bize tazecik biberlerle süslenmiş nefis bir kısır ikram etti..

Selen'in Sirkeli Patlıcanı Esra'nın Kısırı

Salatalara eşlik etmesi için taze köy ekmeği koydum ben sofraya. Ama ekmeğe kim bakar Pınar'ımın nefis zeytinezmeli çörekleri varken.. Allahım kaç tane yediğimi hatırlamıyorum ama en son bir tanesini koparmış tabağımdaki sirkeli patlıcanın suyunu sıyırıyordum! O kadar yani!

Salatalar Pınar'ın Zeytinezmeli Açması

Çoğunluğun favorisi olduğu gibi benim içinde top üçte yer alan tavuk salatası sevgili bahanemden. İçindeki yoğurt mayonezi kıskandırırcasına hafifletmiş salatayı. Tazecik mısırlar ve göbek salata.. Otur bir kaseyi ye banamısın demezsin, getir bir kase daha dersin :) O derece yani! Eee benimde klasiklerim arasına girdi hardallı patates salatası, bu sefer farklılık olarak mayonez, kuru soğan ve kornişon koydum.. Yumuşak patateslerin yanında çıtır çıtır bir lezzet oldular.

Müge'nin Tavuk Salatası Hardallı Patates Salatası

Vee gelelim benim her zaman tercih ettiğim tatlı büfesine :) Evet büfesi diyorum çünkü onun sofrasını ayrı kurdum. Hakkını vermek lazımdı öyle kıyıda köşede sıkışamazlardı.. Başlı başına bir servisi hakediyorlardı. Bu sefer Berceste bize sürpriz yapıp tatlısını yapıp geldi. Tam yaz tatlısı hemde vişneli bisküvili muhallebi. Hünerlim canım Mügemde açık pasta gibi kayısılı turta yapmıştı. Kayısılarında tatlılarından seçmiş hepsi birarada öyle güzel bir lezzet oluşturmuşlardı ki.. Kocaman bir dilim yedim suçluyum :)

Berceste'nin Sütlü Tatlısı Müge'nin Kayısılı Turtası

Ajanım sanatını konuşturup harika şekerden çiçeklerin süslediği kocaman eklerle katıldı aramıza. Kendisininde dediği gibi bizi deneme tahtası gibi kullansada biz hiç şikayetçi değiliz bu durumdan. Sözünü verdiği fıstıklı ekleri bekliyorum ben hala.. Onlar gelene kadar bu olağanüstü çikolatalı pastacıklarda iş görür hakkını yemeyeyim :)) Münevver ablam ne yapsa güzel yapıyor yahu.. Yani elinden o kadar çok şey yedim birinide beğenmediğim olmadı. Bu kadarmı güzel yapılır herşey.. Limonlu barlar tam yazlıktı. Freş çıtır çıtır.. Her ısırışta ayrı bir keyif..

Ayşem'in Profiterolü Münevver Abla'nın Limon Barı

Ahhh makaronlar ahhh... Münevver ablamın bana sürprizleri.. Her ısırığımda gözlerimi kapatıp ayrı dünyalara gittiğim bir lezzet. Çok farklı yerde makaron yedim ama böylesini yemedim. Fıstıklısı, hibiskuslu ve şeftalilisi.. Ama itiraf ediyorum benim favorim diğer arkadaşlarımdan sakladığım kahveliler :) Evet onları tamamen kendime sakladım sofraya çıkarmadım.. Kötümüyüm kötüyüm.. Paylaşamayacak kadar kıymetlilerdi benim için! Canım Ablam zahmetin için emeğin için ne kadar teşekkür etsem azz!!!!

Münevver Abla'nın Makaronları Münevver Abla'nın Makaronları

Her toplanmada olduğu gibi fotoğraflar gene Pınar ve Müge'den :) Bende elimi kolumu sallayarak hazıra kondum.. yok yok söz bir dahakine kendi fotoğraflarımı kendim çekeceğim :)
Sokaktan gelen müzik sesiyle, bebişlerin kıkırdamalarıyla, kızların kahkahalarıyla harika harika harika bir cumartesi geçirdim.. Hepinize ne kadar teşekkür etsem, ne kadar ellerinize sağlık desem az gelir! Evimi şenlendirdiğiniz, mideme bayram ettirdiğiniz, herşeyden öte bu yoğun günlerimde ruhumu dinlendirdiğiniz için çoooooooooook teşekküürrlllerrr!!!
Blog Widget by LinkWithin