Hoşgelesin İpek Böceği...

İlk "Hoşgelesin Can.." dedik.. İlk O'nunla hamiş annemizi şımartmayı ve bloglar arasında da gerçek dostlukların varlığını hissettik. Henüz birkaç aydır tanıdığımız insanlarla bir ömürlük arkadaşlık kurmanın tadına vardık.. Değişik lezzetleri bloglarında okuduğumuz dostların, keyifli tariflerini bizzat tattık.. Bunların hepsini bize ilk yaşatan Pınar'ım oldu. Ve şimdi Pınar'ımla yine yeniden ama bu sefer "Hoşgelesin İpek..." demek için toplandık..

Yaşadığımız güzelliği hissettiklerimi nasıl ifade ederim bilmiyorum.. Ama iyi ki baby showerlar var dedim yeniden.. İyi ki Caaaann Mügem bu fikri ortaya atmışta Pınar'ımla bu dünyaya adım atmışız.. Her buluşmaya bahane aramadan birbirini özleyen dostların toplantısı oldu artık görüşmelerimiz. Ve Pınar'ımla başlayan shower turu yine Pınar'ımla tam gaz devam edecek.. Sırada yeni hamişler ve hamiş olmaya adaylar var.. Yani daha bu sayfada çooook hoşgelesin partileri okuyacak çoook ağzınızın suyunu sileceksiniz..

Havaların ısınmaya başlaması haliyle gruptaki hamiş sayısının fazlalığı ve bizim gönüllü annemiz canım Münevver ablamın olağanüstü lezzetli, katkısız, doğal ve buz gibi şerbetiyle açılışı yaptık damaklarda.. Limonun ferahlığı mürverin mis gibi kokusuyla birleşince en az üç bardağı soluksuz içtiğim bir lezzet oldu bu şerbet.. Her buluşmada bizi farklı lezzetlerle tanıştıran Münevver ablam sayesinde mürverlede tanışmış oldum..

Grupta tuzlu fanatizmi fazla olunca, e öncelikle hamişlerin zevkleri dikkate alınınca, tatlıdan çok tuzlu seçenekleri lezzetlendirdi menüyü.. Ve tuzluların kralı olan zeytinyağlı yaprak sarmada Fadime'mden geldi. Tamam son iki taneyi Pınar'a bırakmış olabilirim ama yeteri kadar fazla sarmayı mideye indirdiğimi itiraf ediyorum..
Pınar'ımın nefis ve sıcacık patates pizzasıda tabağımda kaşık kaşık yerini bulanlardan. Tamam her seferinde söylememe gerek yok heralde, ben her toplantıda çoook yiyorum :) Zaten ilk mailler dolaşmaya başlayıpta menü ortaya çıktığında ilk cümlem hep "Yine çok yiyeceğiz.." oluyor..

Selen'imin sebzeli keki dereotunu bize yeniden sevdirirken, Münevver ablamın kabaklı muffini yeşil kabağın dünyasına farklı bir bakış açısı getirdi.. Zeytinyağlı muffinin yumuşaklığı ve mis gibi kokusu.. Ah siz okurlara şurdan kokularıda duyurabilseydim dedirtti..

Tatlılara geçmeden sofradaki detayları anlatayım da biraz mideniz dinlensin.. Koca göbişiyle atom karınca gibi ordan oraya koşturan Pınar'ım, klasik pembe beyazın aksine sarıda yoğunlaşmış detaylarda. Farklılığını ortaya koymuştu böylece.. Şerbet kadehleri mini kurdelelerle süslenirken, sarı tabaklı bardaklarda süslenmekten eksik durmamıştı. Peçetelikleride kendi yapmış hamarat hamişimiz.

Günün en anlamlı detayıysa shower davetiyemizin eğitim gönüllülerine bizim adımıza yapılan ufak bir yardım olmasıydı.. Pınar'ım sayesinde yavruların eğitimine bir küçük katkıda bizden oldu.. Teşekkürler Pınar'ım teşekkürler TEGV..

Gelelim benim en sevdiğim kısmaa.. Yani tatlılaraaa! Fadime'min mükemmel hazırladığı tahinli kurabiyeler.. Her seferinde "neden daha çok yemiyorum ki bunlardan", "yahu insan bitane de yanına almazmı", "en iyisi iki tane çantaya atayım" dediğim olağanüstü bir lezzet.. Ve prensesimiz Nesloş'tan ilkkez tattığım bir iki üç yetmez dedirten şeftalili kurabiyeler.. Napsam bu blog dostluğunu bi gözden mi geçirsem.. sonum hayır değil :))

Sevgili Berceste'nin farklı sunumuyla ve yumuşacık lezzetiyle, önce paşamı akabinde beni çook memnun eden elmalı keki.. Ve haliyle pastacılığa soyunduğumdan beri bu toplantıların pastaları hep benden :) Yaza uygun, hazır mevsimiyken en çok tercih ettiğim üçlü, vanilyalı kek, limonlu krema ve boool miktarda çilek :)

Pınar'ım şehzade Can ile beraber İpek böceğini bekledikleri pastada yine konseptimize uygun sarı, beyaz ve pembe..

Ve günün en güzel karesi, Pınar'ım Can ile beraber pastayı keserlerken.. Yüzünüzdeki gülümseme, gözlerinizde mutluluk, yüreklerinizdeki samimiyet hiç eksilmesin.. Hep artsın, artsın, artsın... Ve biz tüm dostlarla beraber hep sizinle beraber ailemizi büyütelim.. İyi ki varsınız..

Not: Enteresandır bu sefer fotoğrafları bizzat kendim çektim.. Ben bile şaşırdım :) Tabii bir iki dene Pınarım ve Seleniminde katkısı var :) Sağolun kizllaarr...

Portakallı Kurabiye

Yine özel sipariş üzerine hazırlanan bir tarif.. Ben bu işi fena alışkanlık haline getirdim. Bana aradığınız tarifi söyleyin ben size hazırlıyayım :) Hehe.. su anlamsız 118 reklamlarına benzedi buda. İstediğin tarifi bulamıyor musun?? Yasemin Mutfakta'yı araa.. :p
Canım teyzecim sanırım yirmi gün kadar önce mesaj attı bana, "Dadesinim, teyzesinin gülü, senden bir ricam olacak.. mis gibi portakal kokan, ağzına attığında yumuşacık gelen, taş gibi olmayan bir portakallı kurabiye tarifi istiyorum, acileeenn.." dedi. Bende bana iki gün ver hemen döneceğim sana dedim. Alllahım nasılda yalancıyım :(( Benim iki günüm etti sana 20 gün... Ama işte tam teyzeme göre bir tarifle geri döndüm.. Şimdi bunların hepsini yemeden paketleyip teyzeme göndereyimde mutlu olsun Cemo'm :) (He he bizde aile büyüklerine sıfatlarıyla değil lakaplarıyla seslenildiğini anladınız artık :) )

Yaza inat sonbaharı hatırlatan bir lezzet.. Portakal.. Ben çok severim, kekte, kurabiyede, pastada. Abartısız et yemeklerine bile koymuşluğum var.. Bakınız portakallı kuzu kavurma :) gibi. Bu kurabiyede ise ara baharat değil ana öğe portakal. Buram buram kokuyor, nefiste bir tat veriyor. Üstelik hazırlaması bekletmenin dışında hiç de vakit almıyor. Benim gibi sonbahar aşığıysanız, portakal hasretinize bir nebze iyi gelecektir..

Malzemeler (tarif İş Bankası yayınları Dünya Mutfaklarından Hamur İşleri kitabından uyarlanmıştır. )

• 100 gr tereyağ (oda ısısında yumuşamış)
  
• 2,5 türk kahvesi fincanı toz şeker (200 gr)
  
• 2 yumurtanın sarısı
• 1 adet portakalın kamuğunun rendesi
• 2 yemek kaşığı portakal suyu
• 3 türk kahvesi fincanı + 1 yemek kaşığı un (200 gr)
  
• 1 yemek kaşığı mısır unu
• 1 çimdik tuz
• 1 çay kaşığı kabartma tozu

Yapılışı

1. Yumuşamış olan tereyağını şekerle birlikte iyice kremamsı bir hal alana kadar çırpın.
   
2. Yumurta sarılarını teker teker yağa ilave edip sadece karışana kadar çırpın.
3. Portakal kabuğu rendesi ve suyunu yağa ilave edip yeniden çırpın.
   
4. Ayrı bir kapta un, mısır unu, kabartma tozu ve tuzu birlikte eleyin ve karıştırın.
   
5. Yağlı karışıma yavaş yavaş unlu karışımı ilave edin.
   
6. Elde ettiğiniz hamur epey yumuşak hafif ele yapışan bir hamur oluyor. Kabın içinden hamuru çıkarıp unladığınız tezgahta hafifçe toparlanana kadar yoğurun. Çok fazla ve sert yoğurmayın. Kurabiyeleriniz sert olmasın :)
   
7. Hamuru yağlı kağıda sarıp en az 1 saat buzdolabında dinlendirin.
   
8. Fırını 190 derece altüst ayarda ön ısıtma yapın.
   
9. Buzdolabında dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp elinizle yuvarlayın. Tepsiye aralarında 2-2,5 cm boşluk kalacak şekilde yerleştirin. Kurabiyeler pişerken yayılacaklardır. Onun için çok sıkı aralıklarla dizmeyin. Tepsiye dizdiğiniz topların üzerlerine bir çatal yardımıyla bastırıp desen çıkarın.
10. Yaklaşık 8-9 dakika kenarları hafif pembeleşene kadar pişirin. Bir tepsidekiler piştikçe diğer tepsileri sırayla fırına verin. Tüm hamur için 3 tepsi yeterli oluyor. Fırından çıktıktan sonra tepside bir süre soğumaya bırakın. Tepsiye yağlı kağıt sermediyseniz geniş bir spatula yardımıyla tepsiden çıkarabilirsiniz. Yağlı kağıt serdiyseniz kendiliğinden ayrılacaklardır. Ortalarına bastırmayın ilk çıktıklarında yumuşak olan kurabiyeler soğudukça sertleşiyorlar. Tel ızgara üzerinde soğumaya bırakın.
    

Afiyet olsun...