Saat 9:00 suları.. Kapı çalar.. Tüm apartmanı kaplayacak görüntüde renk renk balonlar yükselmeye başlar merdivenlerden. Camlardan içeri giren ışıkla beraber iyice panayıra döner apartman. Renklerin canlılığıyla balonların güzelliğiyle sanki bir masal dünyasının kapısı açılır. Balonlar evin içine girdiğinde sofranın renkleriyle bütünleşir ve masal dünyasının kahramanı Sencer Paşa'nın sevinç çığlıkları yankılanmaya başlar.... "Annnneeeeeeeeee ballooonnnnnnnnnnnlara baaakkkk!!!"...
Balonlar balonlar balonlar.. Rengarenk sarmış dört bir yanımı..
Paşam büyüdükçe kutlamalarda büyüyor sankii.. Her sene daha çok şey yapmak istiyorum O'nun için. Çünkü biliyorum ki her sene daha çok şey kalacak hafızasında.. Mesela bu sene balonları unutmayacağı gibi. Onlarla saatlerce oyalandığı, yalnızca kutlama günü değil akabinde balonlar gazlarını kaybedip yere düşmeye başladığında bile vazgeçmeden oynadığı gibi..
Çook şenlikli çooook güzel bir gündü o gün. Tüm lezzetler renkli, tüm süslemeler renkli ve tüm insanlar renkliydi.. Aslında çok daha kalabalık olması için plan yapılmıştı ama laf aramızda sanki böyle çok daha güzel oldu :))) (Gelemeyenleri bi çatlatayım bare... :p ) Çocuklar doyasıya oynadılar, makaronlar için kavga ettiler, tüm balonları ellerine toplayıp uçmayı denediler.. Anneler doyasıya sohbet ettiler çene çaldılar. Bu arada tabaklar durmadan doldu boşaldı.. Gün sonunda ev bir savaş alanı gibi görünsede gönüllerde mutluluk vardı..
Tüm gelen dostlarıma, gelmek isteyip gelemeyen dostlarıma, gelemeyip gönülden katılan dostlarıma hepinize hepinize bana bu güzel kutlamada eşlik ettiğiniz, paşamın bu özel gününde O'nunla olduğunuz için binlerce kez teşekkürler... teşekkürler.. teşekkürller..
Eee artık fazla vakit kaybetmeden soframı anlatayım size. Bu sene tatlı büfesini tamamen ayırdım sofradan. Onu başlı başına bir konseptte süsledim. Tuzlu sofrasında da oturma düzeni yaptım. Renk renk peçetelere kendi hazırladığım peçeteliklerden geçirdim. Masanın dört bir yanını balonlarla süsledim.
Şişte misket köfteler ve küp küp patatesler kızarttım. Ama en sağlıklısından actifryda.. Bir kere daha evde kızartma kokusundan ve dağınıklığından şikayet etmeden günü kurtardı actifry :)
Tuzluların ana kahramanları elbette börekler.. Kıymalısı annemden, el açması olan pırasalısı kayınvalidemden.. Yani kahramanlar annelerden :) Ahh ahh boşuna dememişler "Ana gibi yar, börek gibi diyar olmaz!" diye..
Hamur işlerinde boğulmayın birazda midemiz yeşillik görsün diye booool maydanozlu bir tabbule hazırladım bende. Şöle renkleriyle temaya uygun lezzetiyle mideye ferahlık gelsin diye. Eee yanında da zeytinyağlı lahana sarması.. Lahanın hafif tatlığı pirincin lezzeti.. O nasıl bir güzellikti yahu misafir olmasa bir tencereyi tek başıma tüketirdim vallahi.. Sarmalarda annemden :)
Ee çocukları öle oturtup yedirmek kolay değil malum. Ama ellerine uygun boyutlarda mini sandviçler verirsen annelerde rahat eder çocuklarında karnı doyar dedim ve mini mini sandviçler hazırladım. Salamlı, domatesli ve peynirli.. Fatoş'umda pufur pufur mayalı zeytinezmeli çöreklerle katıldı sofraya. Allahım o çörekleri değil çay saatinde, sabah saatinde ikindi saatinde gece saattindee her daim tüketirim banamısın demez. :)
Vee gelelim günün anlam ve önemine göre renklendirilmiş ve sirk havasında süslenmiş tatlı büfesine..
Her sene olduğu gibi, 1.yaştada, 2.yaştada, bu senede vazgeçemedim palyaçolardan.. Tüm büfeyi bunun üzerine kurdum. Renkleri süslemeleri bir sirk havasını yansıtması için tasarladım. Duvara astığım rüzgar güllerinden büfenin etrafındaki balonlara, rengarenk peçeteliklerden büfenin kırmızı örtüsüne kadar :)
Her senenin aksine tek yaptığım farklılık pastayı maket olarak hazırlamak oldu. Evet yanlış duymadınız bu sene pastayı kestirmedim kimseye. İstedim saklayabileyim oğlumun pastasını :) Palyaçolarıyla beraber şimdi duruyor atölyemde..
Renkli kurabiyeler tarçınlı zencefilli. Ve yaka rozeti gibi "Sencer 3 Yaşında" diyor. Aslında onlarında arkalarına magnet yapıştırıp buzdolabı süsümü yapsam ne yapsam :) Kurtlanırlar mı ki :)
Eee şimdi pastayı maket yaptıysak milleti pastadan mahrum etmeyeceğiz heralde :) Gökkuşağı pasta yaptım bende.. Porsiyonluk rengarenk.. vanilyalı kek, ve limonlu krema ile. Kocaman bir dilimi tek başınıza yer üstüne bir dilim daha istersiniz.. Şaşırmayın :) O derece lezzetli ve hafif :)
Makaronları isterdim kendim yapmak.. Ama ustalardan önce öğrenmem gereken çok şey var. Kendim yapana kadar Pelit yapmış göndermiş bana sağolsun :) Bende onları kavanozlara doldurdumki sofranın renklerine renk katsınlar :)
Gelmiş geçmiş en lezzetli marmelatlı kurabiyeyi yaptım diyebilirim :) Kendi yaptıklarımdan elbette.. Fındıklı kurabiye arasında böğürtlen marmelatı.. Kurabiyenin kıtırlığı ve lezzeti dillere destan oldu o gün.. Ve elbette bembeyaz görüntüsü. :) Sanırım bu kurabiyeden çook daha fazla yapmalıydım :)
Krem karamel benim her zaman vazgeçilmez lezzetim oldu. Heleki kahveli ve limonluysa.. İçine konulan yumurtanın kokusunu hiç almadan doya doya kaşık kaşık tüketebilirsiniz. Karamele ulaşmak için kaşığı derinlere saplamayı unutmadan :) Onlarda porsiyonluk mini kavanozlarda ve elbette renk renk kurdelelerle süslendiler..
Büyük dilim pasta beni kesmedi bana lokmalık pastalar ver diyenler için bu trufflarda. Limonlu pastamı olur ben çikolatakoliğim diyenlere :) Çikolatalı trufflar.. Yine renk renk kek parçalarına bulanmış, konsepte uygun süslenmiş halde.
Veee son olarak aaa canım ben ağır lezzetler tüketemem yok mu hafif bişeyin diyenlere işte bu portakal suyunda lezzetlenmiş, taze meyve salatası.. Mevsimin meyveleri içinde, elma, portakal ve nar.. Portakal çanaklarında sunumda yine açık büfede insanları yahu şimdi bunu hangi kaseye koyacaz derdinden kurtarıyor :) Böylece herkes kendi portakal çanağında kendi meyve salatasını kaşık kaşık tüketebiliyor..
Süsleme detaylarında elbette ana kahramanlar balonlar.. Salonun her köşesinde hatta evin girişinde bile vardılar.. Peçetelikler tamamen kendi imalatım :) Üzerindeki süsleri göstermesi için siyah kurdelelerle hazırladım peçetelikleri. Her renkten peçeteye göre süsünüde taktımmı :) Bitti gitti...
İşte o günde evimi şenlendiren 2 delikanlı ve 1 hanımefendi.. Kendileri tam bir makaron canavarlarıydı o gün. Gidip gelip annelerin görmediği anlarda kavanozdan makaronları aşırmaları görülmeye değerdi.. Aslında görünmeyen minik mercimeklerde vardı tabii.. Artık seneye doğumgünümüzde çoook şenlikli bir kutlama bizi bekliyor inşaallah...
"Canım oğlum, senin rahmime düştüğün günden beri hayatımın her günü bir mucize yaşadım ben.. Seni kucağıma aldıktan sonra o kara gözlerine bakıpta şükretmediğim an yok. Sana sarılıpta kokunu içime çektiğim her saniye bir lütuf bana.. Dilerim sen Rabbim'e layık bir kul ve hayırlı bir evlat olursun bizlere.. Dilerim sen her yaşında nice güzelliklere kucak açarsın hayatında...
Annen..."
** Tüm fotoğraflar sevgili Pınar'ımdan.. Tüm telif hakları O'na ait.. O olmasa o gün sadece hafızalarda kalacaktı. Ama şimdi O'nun sayesinde fotoğraflarda ölümsüzleşti.. Pınar'ım yeniden yeniden yenideeeennn teşekküürrllerrr....