26 Aralık 2009 Cumartesi

Süslü Çikolatalı Truff

Cikolatali Truff

Ne zamandır yapmak istiyordum truff... Sürekli ertele ertele... Acaba doğru tarif nedir acaba becerebilirmiyim? Ya tutmazsa o kadar çikolata krema ziyan olurmu.. Sonunda beni itekleyen nokta gelen truff siparişi oldu :D
Hahaa.. Ne kadar enteresan değilmi? Yani hiç truff yapmamış bir insanım ve truff siparişi alıyorum :D Kendine güvenin bu kadarı!

Cikolatali Truff

Ve sonuçtanda görüyorumki bir kere daha kendim kendimi yanıltmadı :D. Gerçekten harika bir truff oldu! E bunda sevgili Bahanem Müge ve Pastacı Burcu'nun haklarını yemek olmaz..
Bahanemin sayesinde bu siparişi yaptım. Tarifide Burcu'dan aldım.. Komple bir ekip çalışması oldu diyebiliriz.. Teşekkürler hanımlar!!!

Cikolatali Truff

Yani aslında o kadarda panik yapmama gerek yokmuş. Gerçekten püf noktalara dikkat ederseniz sizde harika trufflar elde edebilirsiniz..
Ben tarifi Burcu'dan aynen uyguladım. O'nun harika tarifi ve resimli anlatımını incelemek için mutlaka sayfasına uğrayın derim...
Ee madem önümüz yılbaşı o zaman bu trufflarda yılbaşı temasına uygun olarak yeşil, kırmızı ve beyaz renklerle süslendiler. Eğer sizde benim gibi yoğun çikolata tadını seviyor üstelik bu renkli şekerlerin kıtırlığından hoşlanıyorsanız.. İşte bunlarda rengarenk yılbaşı truffları..

Yılbaşı Temalı Cikolatali Truff

Malzemeler (yaklaşık 50 adet standard boy truff elde etmek için)
  • 200 gr bitter küvertür çikolata
  • 200 gr sütlü küvertür çikolata
  • 2 paket krema (400 ml)
  • Arzu ettiğiniz miktarda kek kırıntısı (aşağı yukarı 500 gr kullandım)
Yapılışı
  1. Kek kırıntılarını elde etmek için daha önceden traşladığım yoğun çikolatalı pandispanyaların artan parçalarını rondodan geçirdim. Aşağı yukarı 500 gr kadar kek kullandım. Kekli truffların tadı daha çok hoşuma gittiği için ben miktarı bol tuttum.
  2. Küvertür çikolataları küçük parçalar halinde doğrayıp geniş bir karıştırma kasesine alın.
  3. Kremayı bir sos tenceresinde dibinin tutmamasına dikkat ederek kısık ateşte ısıtın. Dikkat edin kaynamasın. Hemen yanabiliyor. Isıtırken karıştırmanızda fayda var.
  4. Isınan kremayı çikolataların üzerine döküp tel çırpıcı ile çikolata eriyene kadar karıştırın. Tüm çikolata sıvılaştığında karıştırmayı bırakın.
  5. Çikolatalı kremaya kek kırıntılarını ilave edin. Bir spatula ile tamamının karıştığına emin olana kadar karıştırın.
  6. Oda sıcaklığından karışım sertleşene kadar yaklaşık 3 saat bekletin. Bu arada arasıra gidip altüst edin. Ama çok da gerekli değil.
  7. İyice soğuyup sertleşen truff hamurunu buzdolabına kaldırın. Bir gece buzdolabında dinlendirin.
  8. Ertesi gün arzu ettiğinizi süslemeleri (toz fıstık, hindistan cevizi, elenip inceltilmiş kakao... ) ayrı tabaklara koyun. Minik çikolata kağıtlarını tezgaha hazırlayın.
  9. Truff hamurundan bir tatlı kaşığı alıp elinizle hafif yumuşattıktan sonra yuvarlayıp istediğiniz süslemeye batırıp daha sonra kağıda koyun. Bu şekilde aşağı yukarı 50 adet truff elde ediyorsunuz. Siz boyutunu daha küçük ya da daha büyük hazırlayabilirsiniz.
Afiyet olsun...

25 Aralık 2009 Cuma

"Özel Pastam" başlıyorr....


Hemen hemen her pastamda dile getiriyorum blogumu pasta bloguna dönüştürmemek istediğimi.. Ama yaptığım pastaları yayınlamayıncada okuyucularımdan tepki alıyorum. İşte bu nedenle artık sizlere pastalarım için özel olan başka bir blogdan daha seslenmek istiyorum. Böylece "Yasemin Mutfakta" yepyeni tarifler, geziler ve benimle ilgili herşeyi anlatırken, benim için çok özel anlam ifade eden pastalarımda "Özel Pastam" blogunda yayınlanacak.. Böylece sizde her pastanın hikayesini okuyabileceksiniz..
Bu arada şimdi bu sadece blog olarak mı kalacak diye merak edenler olmuştur.. Merak etmeyin çok yakında güzel haberler verebilirim.. Siz şimdilik blog olarak düşünün ;)


15 Aralık 2009 Salı

Tayland Macerası Bölüm 2 :)

En son sevgili Gül Hanım'ın yorumu üzerine silkelenip kendime gelmemin vaktinin geldiğine karar verdim. Teşekkürler Gül Hanım gerçekten buna ihtiyacım vardı..

Bayram geçti, günler geçti, her gün mazide bir anı olarak yerini aldı.. Ama ben hiç kayıt tutmadım.. Sessizliğim belkide buna ihtiyaç duyduğumdan.. Sizi ihmal etmek istemedim ama insan bazen kendini dinlemek istiyor. Ama bu kadar dinlemek yeter biraz konuşma zamanı şimdi.. Merak etmeyin bundan sonra sık sık görüşeceğiz yeniden. :D Yani Rabbim ömür ve sağlık verdiği sürece...

tay25

Şimdi laklakı bırakalım ve geçelim Tayland'ın ikinci bölümüne..

tay40

Tayland'ın turistik kısmında ilk gidilen mekan Büyük Saray.. Maksimum şatafatı içinde barından gerçekten adını haketmiş bir yer. Kralın oğluna yaptırdığı ama oğlanın beğenmediği bunun üzerine yenide başka binaların daha kondurulduğu gösterişin inanılmaz bir şekilde gözler önüne serildiği rengarenk bir dünya...

tay30

Beni en çok etkileyen detaylar çatılardaki renklerdi.. İnci gibi dizilmiş çatı döşemeleri. Bunlar kiremit değil. Sanki seramikten yapılmış taşlar. Pırıl pırıl ve renagarenk. Her birinde ayrı bir emek ve her birinde ayrı alın teri var belli ki.

tay31

tay43

Duvarlarda tarihler resmedilmiş... Ve bu hikayelerde gene rengarenk işlenmiş. En şatafatlı detaylar varaklarla süslenmiş. Yalnız bunlardaki emek öyle bir sefere mahsus yapılıp bırakılan cinsten değil. Havadaki sıcak ve nemden bu varakların ömrü en fazla bir sene. O nedenle el işçiliği sürekli başa sarıyor düzeltmeleri. Ve bir sanatçı her sene yeniden yeniden işliyor eserini...

tay19

tay41


Binalardaki süslemelerde aynı titizlikle yeniden yeniden elden geçiyor. Benim terden üzerime yapışan kıyafetlerim, kendimi en kuytu köşelere, en serin sulara atma hayallerimin yanında; bu insanlar güneşin altında yüzlerini sıkı sıkı örtüp sanat eserlerini süslemeye devam ediyor. Sanırım sanatçı olmanın çilesi bu, onları serin tutanda sanatlarını icra etmeleri.. Nasıl bir sevdaysa bu..

tay28 tay26
tay29 tay27


Sarayın bahçesindeki bonzailer ve nilüferlerde doğal güzelliğin eserleri. Boy boy bonzailer bana küçükken izlediğim meşhür "Karate Kid" filmini anımsattı. "Bonzailer yabani ağaçlardır ve olmadık yerlerde yetişir" diodu Üstad Maigi :D Valla burası öyle yamaçlar veya uçurumlar değil ama yetişen bonzailer dudak uçurtan cinsten..

tay42


Beni en çok etkileyen ve en çok şaşırtan noktaya geldik.. Bilmem siz de benim hissettiklerimi hissedecekmisiniz..

tay20 tay44


O kadar şatafat, o kadar şaşaya rağmen benimsedikleri inanç; sade olmayı emrediyor. Ve bunun için kadın olmalarına rağmen saçlarını kazıtan, en sade ve temiz renklere bürünen budist rahibeler, zümrüt taşın oyulmasıyla yapılan, kış olduğu için altın yelek giydirilen, ve çok yükseklere yerleştirilip her tarafı pırıl pırıl süslenen "Buda"yı ziyarete geliyorlar..

tay24


Ve tüm bu şatafata tezat; insanlara ayakkabılarını çıkarttırıyorlar.. Ve kocaman harflerle Buda'nın öğretisini yazıyolar.. "Beware of your valuable possessions".. (Değerli mülkiyetlerinizden sakının...). Tuhaf dimi.. Demekki kişilerin en değerli mülkiyetleri ayakkabılarıymış.. Varaklarla süsledikleri binaları değil. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...

Gelelim Tayland'ın modern yüzüne.. Neredeyse tüm şehri dolaşan SkyWalk adında kat kat inşa edilmiş yoldan ilerleyerek tarifiğe hiç takılmıyorsunuz.. Şehirdeki tariğin ki biz adını "Kaos" koyduk, soldan akması yeterince ters değilmiş gibi birde yayaların orta yerde gezmesi inanın hiçde iyi olmazdı..

tay45


Renklere düşkünlük taksi renklerinde bile kendini belli ediyor. Her rengi ayrı bir anlamı var taksilerde. Pembeler binilebilir, yeşiller korsan binmeyin ama genede devlet destekli, maviler de güvenli gibi.. Biz genelde pembelere bindik. Elbette taksimetre açtırmadan taksilere binmiyorsunuz. Yani pazarlık burda da şart :D. Binalarda ve trafikteki diğer renk cümbüşüde grafitilerdi. Kii alışveriş merkezinin duvarında ve otobüslerde bunlar çok güzel sergilenmiş..

tay46


Eveett gezdim, gördüm anlattım.. Peki neler yedim dimi.. Gayet zengin bir mutfak kültürü var Tayland'ın. Ben yurtdışında balık dışında et tüketmediğim için bol ama gerçekten boool miktarda balık tükettim. Özellikle karides. Her türlü karidesten yedim. Yani okadar türlü ki; kurutulmuş karides bile yedim :D

tay32


Bir çok farklı sosu burda nasıl anlatacağımı bilemediğimden, e biraz da açlığımın fotoğraf çekmenin önüne geçtiğinden size yakaladığım bir kaç kareyi gösterebiliyorum. Ki burda en ilginci, bizim sarmamız gibi, ama daha sert bir yaprağa kurumuş karides, lime, hindistan cevizi, bi çeşit otlar ve harika sosu sarıp yenilen değişik bir sarma çeşitiydi.
Bunların dışında sevgili Ebru'nun bizi tanıştırdığı aslen Japon restoranı olan Sabushi gerçekten gidilip denenmesi gereken lezzetlerle dolu.

tay47

Ana fikri "Shabu Shabu" denilen, masanın ortasında kaynayan tavuk veya sebze suyuna istediğin lezzetleri atıp haşladığın sonra gene harika soslar beraber tükettiğin bir yer. Ve elbette "Sushi" lerinde sırayla geçit yaptığı ve dilediğin kadar tüketebildiğin bi restoran. Dönen bardan dilediğiniz lezzeti alıp kendi damak tadınıza uygun harika lezzetler ortaya çıkarabiliyorsunuz. Yeniden sushinin benim damak tadıma uygun olmadığına karar verip ben pişirdiğim karideslerimi, kalamarlarımı ve nefis levreklerimi mideye indirdim.

Ve bir maceranın daha sonuna geldik.. Öncelikle bizi destekleyen, yorum bırakan, telefon açan, maillerini eksik etmeyen tüm arkadaşlarıma, bizi teeeee oralara götüren sevgili Gönenç'e, oralarda bize gönüllü rehberlik eden sevgili Ebru'ya, bu organizasyonu düzenleyip tüm ülkeleri layıkıyla ağırlayan LG'e çoook çookk teşekkürler.. Sonraki maceralar ve yarışmalarda görüşmek üzere...

17 Kasım 2009 Salı

Tayland Macerası Bölüm 1 :)

Nerden başlasam nasıl anlatsam..

Yaşananlar anlık dökülmeli kaleme yoksa pufff diye uçuyor akıldan... Aklımı toparlayıp kaleme dökmeye çalıştığımda çokta geç olmadan yakalamalıyım kelimeleri... Dilim döndüğünce ağıma düşen kelimelerle anlatacağım size yoğun geçen Tayland macerasını.. Dinleyin bakalım...

tay00

LG Yarışmasının Dubai ayağında yaşadığımız hayal kırıklıklarına rağmen az umutlu az da temkinli başladık yolculuğa.. Bu sefer bir bavul dolusu malzeme ile, rondosu servis tabağı, dondurma kaşığına kadar, hazırlıklı gittik. Bir ara pişmiş balığımızı, cilalanmış tavuğumuzu hatta nar gibi kızarmış ıstakozu bavula atmayı düşünsekte abartmayalım dedik..
Eksik kalmasın diye nar ekşimizi cevizimizi hani olurda Allah'ın Tayland'ında yoktur diye şekerimizi, nohutumuzu bile aldık gittik.. Uçakta ciddi bir şekilde çalışma planımızı çıkarıp neye kaç dakika ayıracağımızı kimın neyi yapacağını ince ince yazdık.. Gözümüzü kapattığımız her saniyede sunumumuzu düşledik.. Bu sefer gerçekten çalıştıkk...

tay02tay01

Yarışma boyunca fırını çok dikkatli ama bilinçli kullandık. Her malzemeyi iğne oyası işler gibi nazikçe hazırladık. Hiç acele etmeden her saniyenin değerini bilerek ve hiç paniklemeden harika bir sonuç ortaya çıkardık.

tay04

Çok ciddi hazırlanan bir organizasyonda çok değerli şefler tarafından itinayla tadıldı yemeğimiz. Suratlardan aldığımız ifadelerle gayet mutlu bir şekilde yarışmayı tamamladık. Sadece şefler tarafından değerlendirileceğimizi hayal ederken yaklaşık sekiz tanede Koreli LG yetkilisi tarafından değerlendirildiğimizi dikkate almadık. Yarışmada üç tane Taylandlı ekibin olmasıda önemli değildi.. Biz görevimizi hakkıyla yerine getirmiştik..

tay03

Ama olmadı.. Başaramadık.. Dereceye girip ülkemizi gururlandıramadık... Bir dahaki sefere diyerek politik neticeleri hiçe sayarak gururla tabloda yerimizi alıp bayrağımızı dalgalandırmanın verdiği onurla başımız dik salondan ayrıldık...

tay10

Yarışmadan önceki gece çok güzel bir ortamda sıcak ama ne sıcak bir havanın altında, mis kokan çiçeklerin arasında Tayland geleneklerine uygun bir büfeyle ağırlandık. Bol miktarda balık çeşitleri harika soslar ve nefiss tatlılar..

tay11

Ben tercih etmesemde Gönenç'in severek tükettiği hiç eksik olmayan şaraplar. :) (Bu arada hani merak eden olmuştur diye... Gönenç; Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, refah demekmiş. ) Ve elbette geleneksel uzak doğu danslarının mini versiyonu çıtı pıtı taylı kızlar tarafından kibarca sergilendi. Hareketlerindeki incelik yüzlerindeki nazik tebessüm insanı gerçekten uzak çook uzak doğuda hissettiriyordu..

tay16

Bir sonraki gece, yarışmanın gecesinde, gerçekten elit bir sofrada davetlilere yemekler ikram edildi. Ve çok sesli bir başka şovla kulakların pası giderildi. Enstrüman olarak tava, tencere ve bilimum mutfak eşyalarının kullanıldığı günün anlam ve önemine uygun olağanüstü bir gösteriydi.

tay15

Yarışma telaşıydı heyecanıydı derken... Hepsi bir anda geçmiş olup asıl macera bundan sonra başladıı.. benim için en değerli varlık olan İNSAN ın manzaraları...

Tayland kendi içinde birçok çelişkiyi barındıran tuhaf ama mutlaka görülmesi gereken bir ülke.. Her karede farklı insan manzaraları sizi karşılıyor..

tay18

Burda insanlar her yerde uyuyabiliyor. Sokakta uyuyanlar bilinen sokak insanları gibi banklardan ziyade yerleri tercih ediyor. Çünkü yerler serin.. Havadan inen yoğun nem ve sıcağın aksine taşlar soğuk. Ve öyle konforlu görünüyorki.. Hatta motor üzerinde kırmızı ışıkta uyuyanlar, "Tuk Tuk" denilen motor taksilerde uyuyanlar, öyle ayakta uyuyanlar bile var..

tay36

Çok konforlu sayılmasada sizi varmak istediğiniz noktaya en çabuk ulaştıran araç "Tuk Tuk". Ama binmeden önce mutlaka pazarlığınızı yapmalısınız. Aksi halde alışverişte tabiri caizse insan kazıklamak gerçekten çok moda burada. Benden tavsiye her ne alışverişinde olursa olsun, size söylenen fiyatın her zaman dörte bir altına inin. Kabul etmezse çekin gidin... Mutlaka peşinizden gelecektir :D

tay37

Nüfus olarak yirmi milyonu bulan şehirde her sokak insan dolu.. Ve insanların burda en çok sevdiği şey uyumaktan sonra yemek yemek.. İşte bu noktada hiç bir eksiklik yok. En ucuzundan en pahalısına tüm şehrin sokakları her türlü yemek satan tezgahlarla dolu. Geliri düşük insanların popülasyonu çok olunca bu tezgahların önünde sürekli bir kuyruk var. Gece gündüz saat hiç farketmeden her tezgahın mutlaka müşterisi var..

tay34

Tezgahlar özellikle deniz mahsülleri ve taze tropik meyveler konusunda çoook çoook çeşitli lezzetlerle dolu. Yaygın bir şekilde taze meyveler ve suları hemen oracıkta kesilip suları sıkılıp müşteriye sunuluyor. Müşterilerde kokteylerini keyifle yudumlarken sokakta kendilerine uygun yerlerde oturup çene çalıyorlar.

tay33

Sokaktaki insan manzaralarına devam edersek, Hani eskiden sokaklarda katipler olurdu. Okuma yazması olmayanın mektuplarını yazar, nasıl dilekçe yazacağını bilmeyenin en iyi dostu olurlardı. Tayland'da bu gelenek halen devam etmekte. Sokakta yazı yazmaktan boynu bükülmüş bey amca belliki bu mesleğin son temsilcilerinden..

tay17


tay39

Yemek yemekten sonra sokak insanın en çok uğrak yerleri elbette tapınaklar.. Sokak başlarında tezgahlarında yüzlerce güzel çiçekler iplere geçirilmiş, tütsüler paketlenmiş, mumlar boy boy dizilmiş.. Yemek kokularının aksine burda kokular daha güzel. Renkler daha şaşalı. Ve elbette bir şekilde Tanrılarına ulaştıklarına inandıkları için insanlar daha huzurlu.. Tüm çiçekler Buda'ya sunuluyor tütsüler onun için yakılıyor.. Ve herkes dudaklarında mırıl mırıl birşeyler diliyor..

tay21

Çiçekleri ipe dizen kadınların parmakları nasır tutmuş. Ama ince işçilikten vazgeçmeden itinayla devam ediyor çalışmaya..

tay35

Çiçekler okadar güzelki. Herbirinden alıp evimin her yerine asasım gelsede valizimin zaten yeterince malzeme ile dolduğunu hatırlayıp sadece fotoğraf makineme bir kaç kare daha kaydedebiliyorum. Bir dahakine sanırım bir bavul dolusu çiçekle döneceğimi umut ederek...

tay22

Tayland'i populer yapan asıl konu elbette masajları. Hemen hemen her sokakta birtane hatta birden çok yanyana dizilmiş masaj salonları var. Bunların en çok rağbet göreni elbette ayak masajı. Önce mis gibi okaliptus kokan, lime ile zenginleştirilmiş sularda yıkanan ayaklar, sıcacık havlulara sarılıp dinlendiriliyor. Daha sonra marifetli eller en az bir saat boyunca dizlerden parmak üçlarına kadar en ince detayı bile atlamadan masajı yapıyor.

tay38

Masaj bittiğinde kaslarınız okadar yumuşuyor ve rahatlıyorki yürüyemeyecekmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bundan sonra yürümekte neymiş sanırım uçacağım diyerek bir sonraki masajı ne zaman yaptırabilirimin hayalini kurmaya başlıyorsunuz.. Ayak masajının yanında harika Thai masajını tüm bedeninize yaptırmanızıda şiddetle tavsiye ederimki benim gibi 1.80 boyundaki kocaman bir insanı 1.50 lik bıdı bıdı bir kadının nasıl bu kadar kolay yoğurduğuna hala inanamıyorum :D:D:D:D

tay12

Hani olurda ben ayaklarımı mıncıklatmam derseniz o zaman bırakın mini mini balıklar bacaklarınızı gıdıklasın. Evet evet yanlış okumuyor ya da görmüyorsunuz. Bir odaya yerleştirilmiş içleri mini mini balıklarla dolu akvaryumlara insanlar bacaklarını sokup balıkların masajının tadını çıkarıyor. Açıkçası ben herkesin ayağının girdiği bir havuza ayak sokmaya cesaret edemedim. Ama siz illaki değişiklik istiyorsanız buyrun size balık masajı...

Sizi daha fazla sıkmadan maceranın arkası yarın diyorum.. Ve şimdilik bu yazımı burada noktalıyorum.. Eee heyecanı kaybetmemek lazım dimi...

5 Kasım 2009 Perşembe

Palyaço Modeller ve bir ilk daha..

Palyaço Modeller

Paşamın 1.yaş gününde hazırladığım pastadaki palyaçoları yaparken ne kadar keyif almıştım.. Benim için çok anlamlı bir günde çok güzel bir pasta çıkmıştı ortaya. İşte sevgili Ebru hanımda kızı Derinsu için aynı anlamlı günde bu palyaçoları görmek istemiş pastasında..

Palyaço Modeller

Ancak henüz pastalarımı şehirlerarası gönderemediğim için bu siparişi kabul edemeyeceğimi söyledim. Ama Ebru hanımla bununda çaresini bulduk :D O pasta kısmını yaptıracak bende modelleri gönderecektim :D ve evet işte ilk model siparişimde böylece tarihte yerini almış oldu.

Palyaço Modeller

Palyaçolar üç gün önce yapıldılar iyice sertleştiler. Ve yarında sıkı sıkı paketlenip yola koyulacaklar. İnşaallah sağsalim yerlerine ulaşıp sevgili prenses Derinsu'nun pastasının üzerinde yerlerini alacaklar..
Bu arada farkettinizmi bilmem paşamın pastasındakilere göre bunlar daha mı güzel oldu ne :D:D:D

İyi ki doğdun Derinsu ve teşekkürler Ebru Hanım, bana böyle bir ilki yaşattığınız için...

30 Ekim 2009 Cuma

LG Yarışma ve Dubai Notları

LG Competition 2009 Dubai

Efenim biz döndük... Dönüşün ardından yoğun günlere dalınca buraya uğrayıpta neler yaşadığımızı anlatmaya vakit bulamadım. Şimdi nihayet burdayım :D
Çok keyifli bir seyahatti diyebilirim :D Gittim, gördüm, pişirdim, taşırdım, şaştım kaldım ama bir o kadar da eğlendim.. Gelin size en başından anlatayım. Biraz uzun olacak ama birde benim ağzımdan dinleyin istedim :D.

Arkadaşlarla keyifle bir cafede laklak yaparken telefonum çaldı. İsmini bir türlü aklımda tutamadığım tuhaf bir adam... (Sevgili Gönenç hakkaten ne demek Gönenç :D... )Diyorki bir yarışmamız var LG düzenliyor kazananlar Dubai'de, orda dereceye girenlerde Tayland'a gidecek.. Nasıl yani dedim yahu bu büyük bişey.. Yok dedi gayet coooll (Türkçeye uygun bir tabir olmasada tam oturan tabir bu :) ) bir şekilde. Eğlenceli keyifli bir etkinlik.. İyi dedim madem ısrar ediosun katılayım bari :D Eee dedim kimler geliyor?? Malum benim tayfa olmadan pek katılmam etkinliklere :P Ee bizimkilerde ordaymış e o zaman yarışmada en sevdiğim şey yarışmak olunca e bide profesyonel mutfakta çalışmayı çok sevince uçaraktan (dur şimdi havamı söndürmiyeyim.. gayet coool şekilde.. ) gittim..
Çok keyifli bir yarışmanın ardından sevgili jurinin takdiriyle 2.oldum. Hazırladığım yemeğin ve yarışmanın fotoğraflarını halen beklemekteyim.. Gelince onlarıda yazıya ekleyeceğim.. Yemeğimden bahsedicek olursa "Besin Piramidi" olarak adlandırdığım, buharda pişmiş pilav üzerine buharda pişmiş sebzeler ve en üstte portakal suyu ve zencefille terbiyelenmiş kuzu eti.. Tamamı piramit şeklinde hazırlanmış ve tamamen hafif bir yemekdi.. En kısa zamanda bununda tarifi gelecek..

LG Competition 2009 Dubai

Türkiye'de çok başarılı bir organizasyonla çok güzel ağırlandık. Keyifli bir çalışma ve heyecanlı bir değerlendirme sonucu ilk dörde seçilen arkadaşlar Dubai'de yarışmaya hak kazandı. Burdaki organizasyon başarılı geçince biz aynı başarıyı Dubai'de kat be kat bekledik tabii. Ama işte bu konuda biraz hüsrana uğradık. LG Dubai'yi temsil eden sevgili "Event Manager" adı altındaki luzümsüz insanlara selam olsun der bu konuyu direk kestirip atarım! Bahanem harika bir yazıyla saniye saniye anlatmış ben O'nun sözlerine denden diyebilirim.. Muhakkak okuyun!

LG Competition 2009 Dubai

Fotoğraflarda ne kadar geniş(!) bir alanda yarıştığımızı görebilirsiniz. Bu arada fırın sapına bezi asarak ben sıcak ev mutfağı havasını yakaladığımı düşünüyorumki sevgili Gül'le beraber buna epey güldük :D:D:D.

LG Competition 2009 Dubai

Yardımsever(!) şef aynı zamanda jüri üyesine yemeğimi anlatırken.. Bir kaç güzel kare sevgili Mügecimin makinesine takılan..

LG Competition 2009 Dubai

Ee tabii bu kadar yemek dolu bir yemek yarışmasında takım arkadaşlarımı yemek yerken fotoğraflamasak olmaz dimi.. İşte 3 saat geciken öğlen yemeğine kavuşmuş aç blogcular :D:D:D:D. Gerçekte bu kadar iştahla bir sandviç yediğimi hatırlamıyorum ne zamandır.. Kendi halimi çekmediğim iyi olmuş :D Yoksa bi daha yüzünüze bakamazdım :D

LG Competition 2009 Dubai

Veee işte size Dubai'den bir kaç kare.. Çalışma hayatım boyunca 3 kere Dubai'ye gidipte yalnızca yollarını, oteli ve ofisi görmüş biri olarak şöyle ağız tadıyla nihayet Dubai'yi gezebildim! Sevgili kardeşim Hulusi sayesinde üç saatte bahanemle beraber harika bir Dubai turu attık!

Dubai 23.10.2009 Dubai 23.10.2009

Bu güzel gezide elimizde kalanlar çok güzel dostluklar ve harika manzaralar! Yani insan başka ne isterki! Fazlasıyla yeterde artar bile :D

Dubai 23.10.2009

Eee madem merak ettiniz durun size yarışmada ne yaptığımın fotoğrafınıda göndereyim.. Tarifide en kısa zamanda.. Karşınızda tamamen türk lezzetlerini içinde barından Tarhanalı Levrek ve Meyhane Pilavı.. :D

LG Competition 2009 Dubai

Aksilikleri bir kenara bırakırsak epey eğlendiğimiz bir gezi olduk. Sonuçta sevgili bahanemin dediği gibi daha dün evimizde blog yazıyorduk şimdi Dubai'de yarışmacı olduk. eee bunun içinde başta Gönenç olmak üzere tüm LG Türkiye'ye teşekkürler!

Yani ben daha Dubai notlarını yazamadım ama sevgili Gül en güncel haberi vermiş bile :D Gönenç bizim için o kadar mücadele edince Tayland yolu göründü! Bekle bizi Tayland bizz geliyorruuuzzzzz :D:D

Blog Widget by LinkWithin